kapat
   
01 Eylül 2006 Cuma
 
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
SMS:
MB yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 

Bilgisizlik ancak safsata ile örtülebilir

Siyasi konulara gerçekten ilgi duyanların ve siyasi tartışmalara katılanların, gündem hakkında asgari bilgiye sahip olmaları, safsataların oranını önemli ölçüde düşürür.
Aslında " Safsata " ile " Hamakat " bir ölçüde kardeştirler.
"Safsata"nın sözlük karşılığı " Hezeyan, yalan, uydurma, yanlış ve yalan olan kıyas "tır... " Hamakat " ise " Ahmaklık, budalalık, bönlük, anlayışsızlık " demektir...
Diyelim ki bir uluslararası göreve, Silahlı Kuvvetler bir birlik gönderiyor. Bu karar tabii ki enine boyuna tartışılmalıdır. Örneğin Lübnan'a gönderilmesi tasarlanan birlik, acaba orada ne tür bir işlev yüklenecektir? Örneğin hem Lübnan'ın, hem İsrail'in Türkiye'nin göndereceği birliğe " Evet " demesi ne anlam taşımaktadır? Çünkü Malezya ve Bangladeş İsrail'i tanımadıkları için, bu iki ülkenin Barış Gücü'ne asker vermelerini İsrail kabul etmemektedir.
Bunun gibi, Lübnan'ı bu ülkenin hükümetinin kararı olmadan İsrail'le savaşa sürükleyen Hizbullah, Ortadoğu'da hangi devletler tarafından desteklenmektedir? Bunların Suriye ve İran olduğu biliniyor. Ancak " Şiilik " olgusu açısından Lübnan Şiileri, mesela Irak'ın Ali Sistani'sini veya Beyrut'ta yaşayan Hüseyin Fadhlallah'ı, İran'ın Ayetulah'ı Ali Hamaney'le eşdeğer " Taklid Mercii " kabul ediyorlar. Yani Şiilik bile tek merkezli bir öğreti veya eylem değil şu anda.

MEDYATİK
ZAFER
Bir de " İsrail mi yoksa Hizbullah zafer kazandı " sorusunun cevabını aramak meselesi var gündemde.
İran'ın sürgündeki gazetecisi Amir Tahiri, The Wall Street Journal'daki yazısında, " Ortadoğu' nun medyatik zafer ilanları "nı irdelerken, " Zafer kazandık " gösterileri ile " Gerçek zafer "in karıştırılmaması gerektiğini hatırlatıyor. " Bu açıdan tüm orta menzilli füzelerini ve 500 savaşçısını kaybeden Hizbullah' ın propaganda zaferi kazanması, derinine değerlendirilmelidir " diyor.
Bütün bunlar ve bunlara ilişkin sayısız ayrıntı, siyasete, savaşa, diplomasiye ve Ortadoğu gerçeklerine ilgi duymayanlar için, gereksiz bilgiler olabilir. Ama eğer birileri " Lübnan' a asker göndermeyelim " veya " Gönderelim " diye görüş açıklamaktaysalar, bunları da bilmeleri gerekir.
Sadece iç politikanın kısır döngüleri içinde olay ele alınır ve sadece asker göndermek bir AK Parti iktidarı kararı olacağı için buna karşı çıkılırsa, burada ancak " Safsata " devreye girer.
Örneğin " Lübnan' a başbakan oğlunu ve damadını göndersin " demek sadece safsatadır.

SAFSATALAR

1974'te Başbakan Ecevit Kıbrıs'a asker gönderirken, kimse Ecevit'in oğlu ve damadı olup olmadığını sorgulamış mıydı?
Çocuğu olmayan Süleyman Demirel, başbakanlığında veya cumhurbaşkanlığında sınır dışı görevlere asker gönderilmesi kararı alırken, onun çocuk durumunu tartışmış mıydık?
Lübnan'daki merkezi hükümetin gücüne kavuşması ve bu ülke topraklarındaki iç kargaşanın yeni bir İsrail saldırısına neden olmaması için Birleşmiş Milletler'in Barış Gücü oluşturması, belki nakıs bir teşebbüsten öteye gidemeyecek. Ama daha önce Lübnan'daki Barış Gücü'nde görev alan askerlerinden 80'i, bombalı suikastte can veren Fransa bile, Lübnan'a yeniden asker gönderiyor. Çünkü bu sadece Lübnan-İsrail anlaşmazlığı meselesi değil.
" Lübnan Olayı " ile ABD'nin tek başına hiçbir sorunu çözemeyeceği anlaşıldı. Bu krize BM'nin ve Avrupa'nın katkısı ile çözüm arayışı, uluslararası politikada yeniden " Çok taraflı siyaset "in başlangıcı olabilir. Bakarsınız sonunda Irak'ta da ABD, hem BM'nin varlığını ve hem de müttefiklerinin aklını kabul eder.
Bu tür bir gelişme Türkiye'nin çıkarlarına paralel gelişmeleri getirmez mi?

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 İletişim çağında dünyadan kopmanın dramı..   / 31-08-2006
 Dünyada tek başına para mutluluk getirir   / 30-08-2006
 Militarizm askerler için bile ağır bir yüktür...   / 29-08-2006
 Lübnan adeta iç politikanın bir sorunu gibi...   / 28-08-2006
 Büyük insanlık beynin sınırlarını zorluyor...   / 27-08-2006
 Düşünce üretimi var ama bunlar havada kalıyor   / 26-08-2006
 Coğrafya kaderdir siyaset ise bu kaderi değiştirmektir...   / 25-08-2006
 "Vizyon" diye unuttuğumuz bir kavram vardı...   / 24-08-2006
 Çizgimiz sabit ama görüntümüz biraz oynak...   / 23-08-2006
 Okullarda küfürlü ve argolu kitap yasağı   / 22-08-2006
YILMAZ ÖZDİL
Yıktın perdeyi eyledin viran...
Hacivat ile Karagöz var,...
ERGUN BABAHAN
Günlük hayatın faşizmi ve iktidar
Bizden farklı görüşe...
MEHMET BARLAS
Bilgisizlik ancak safsata ile örtülebilir
Siyasi...
FATİH ALTAYLI
Cerrah'tan yanıt
Linç girişimine "Vatandaşın...
ERDAL ŞAFAK
Şahinlerin dansı
İran nükleer krizinde bugünden itibaren...
Irak'ta kuzeye kaçış
İç savaş tehdidi, intihar saldırıları, etnik katliamlar... Şii...
'İlerlememe raporu' geliyor
AB Komisyonu tarafından ekim ayında açıklanacak İlerleme Raporu'nda...
Arslanım benim: 95-84
Arslanım benim: 95-84
Litvanya'ya son 10 dakikada tam 35 sayı attık. Bitime 3 dakika kala...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu