  |
|
Kürtler ne istiyor?
DTP'nin PKK'ya silahı tek taraflı bırakma çağrısı Diyarbakır bombalarının gölgesi altında kaybolup gitti.
Türkiye bu konuda siyasi irade ortaya koyamadığı için can ve mal kaybının kısa sürede engellenmesi mümkün görülmüyor.
Ancak bölgeye yeni bir biçim verme kararında olan Amerikan yönetimi, bizim ülkemizi de kapsayan coğrafyada istikrarı sağlayacak bir program üzerinde çalışmalarını sürdürüyor.
Bu noktada Türkiye'nin kararı ve duruşu önemli. Bu sorun ya Türkiye'nin kendi geliştirdiği yöntemlerle ya da uluslararası sistemin dayatması sonucu çözülecek.
Doğrusu, bizim demokratik yöntemlerle soruna bir çözüm bulabilmemizde yatıyor bence.
Yeni Şafak'ta dün Mehmet Gündem'in DTP Genel Başkan Yardımcısı Hasip Kaplan'la yaptığı bir röportaj vardı. Kaplan, bu röportajda Kürtlerin taleplerini net şekilde ortaya koyuyor.
PKK'nın bağımsız Kürt devleti ve federalizmden, demokratik kurallar içinde üniter çözüme geldiği gerçeğinin altını çizen Kaplan, Türkiye'nin Irak olmadığını ve federasyon gibi şablonların ülkemize uymadığını belirtiyor.
Peki, bölge halkı ve onları yönlendiren siyasetçilerin beklentisi ne?
Kaplan, bu soruya şu yanıtı veriyor:
"Türkiye Cumhuriyeti'nin üniter yapısı içinde Türk kardeşlerinin haklarını istiyorlar. 70 milyonun 20 milyonunun Kürt olduğu gerçeğiyle bağlantılı eşit ve özgür yurttaş olarak yaşamak hakkıdır. Soruna ekonomik, siyasal, sosyal tüm boyutlarıyla bakılmalıdır."
Kaplan, bu amaçla devletten bekledikleri adımları da şöyle sıralıyor: "
Sorunun dağdan Meclis'e inilerek çözülmesi gerekiyor. Bu da Kürtlerin siyasete katılmasının sağlanmasıyla ilgili. Hukuksal güvence ve demokratik seçim şartları oluşturulmalı.
Baraj düşürülmeli ve halkın özgür iradesi Meclis'e yansımalı. Farklı dillerde de siyaset yapabilme olanakları açılmalı.
Genel af çıkarılmalı. Kültürel haklar konusundaki sınırlı olanaklar genişletilmeli. GAP televizyonu bu konuda daha geniş bir yayın yaparsa Kürtlerin yüzleri dışarıdan kendi televizyonlarına döner. Devlet Kürtlerin kültür ve kimlik taleplerine kamusal olarak bakmalı."
Soruna demokrasi içinde çare arayan sivil bir iktidarın ilk elden hayır diyemeyeceği talepler bunlar.
Mesela, eşitsiz baraj sisteminin Güneydoğu'da milyonlarca oyun yok sayılmasına ve eşitsiz bir temsile yol açtığı gerçeğini herkes kabul ediyor.
GAP TV'deki Kürtçe yayının kapsamının genişletilmesine de aklı başında kimse karşı çıkmaz.
İktidar, önümüzdeki dönemi sadece finale doğru giden son adımlar olarak gördüğü sürece bu yolda adım atması mümkün görülmüyor.
İktidar, sorunun çözümünü asker kökenli terörle mücadele koordinatörünün çalışmalarına havale etmiş durumda ve giderek milliyetçi bir söyleme yaslanmaya başladı.
Türkiye'nin sadece milliyetçi söyleme yaslanarak ve silahlı mücadele dışında bir çözüm yolu geliştirmeden bu sorunu çözme olanağı olmadığı gerçeği ortadayken, terörü demokratik yöntemlerle ortadan kaldırma şansını elinin tersiyle itmemesi gerekiyor.
Bu nedenle, seslendirilen taleplere kulak vermekte yarar var.
|
