Cari açık için önlemi kim alacak?
Son günlerde cari açık ile ilgili artan kuşkuları dile getirenler kervanına Maliye Bakanı Kemal Unakıtan da katıldı. Maliye Bakanı "Cari açıkla ilgili olarak Türkiye'nin kısa, orta ve uzun vadede muhakkak suretle yeni önlemler alması icap eder" demiş. Bakan Unakıtan'ın bu tespiti doğru ve yerindedir. Ancak bu önlemleri kim alacak? Kuşkusuz, Sayın Bakan alacak. Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan da bugüne kadar cari açık ile ilgili değerlendirmelerini yaparken, mevcut cari açığın bir sorun teşkil etmeyeceğini ve ülke açısından risk teşkil etmeyeceğine işaret ediyor. Peki gerçekten cari açık çok tehlikeli boyutlarda mı, yoksa finanse edilebilecek durumda mı? Bunu irdelemekte yarar vardır. Bir ülkede cari işlemler açığı o ülkenin gayri safi milli hasılasının yüzde 5'ini geçince, o ülkenin ekonomistleri bunu tehlikeli bir sinyal olarak algılamaya başlarlar. Bize bakıyorum 2005'te bu rakam yüzde 6.4 olarak gerçekleşmiş. 2006 için yüzde 7'ler civarında gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Başka ülkede cari işlemler açığı yüzde 5'i geçince tehlike sinyali verilip, bizde yüzde 7 tahmin edilirken, ekonomiden sorumlu Bakan burada tehlike görmüyor, Maliye Bakanı ise önlem alınması gerektiğini açıklıyor. Yüzde 7'ye yaklaşan cari ilşlemler açığının finansmanının uzun vadeli doğrudan yatırım ağırlıklı yabancı sermaye girişi devam ettikçe sorun yaratmaz. Ancak, doğrudan yatırım ağırlıklı döviz girişi kesilip, tersine bir döviz çıkışı yaşanırsa işte o zaman çok önemli sorunlar ortaya çıkar. Bu noktaya dikkat etmek gerekir. Onun için Bakan Unakıtan'ın dediği önlemleri alırken bununla ilgili de B planının hazır olmasında yarar vardır. Sürekli olarak cari işlemler açığı veren ülkelerin ekonomilerinde en önemli sorun bu açığın finansmanı ile ilgilidir. Bu durum yerel para değeri üzerinde ciddi baskı unsuru oluşturmaktadır. Ülkemizde uzun yıllar cari işlemler açığı yüksek faiz ödeyerek finanse edildi. Ancak 2005 ve 2006'da doğrudan yabancı sermaye yatırımlarında özelleştirmenin de desteği ile ciddi artışlar yaşandı. Cari açığın finansmanı da bir nebze olsun sağlıklı bir yapıya kavuştu gibi geliyor. Bu durumda doğrudan yabancı sermayenin devam etmesi gerekir. Dünyada cari işlemler açığı veren ülkelerin sayısında azalma olmasına rağmen, Türkiye rakamsal olarak en yüksek açık veren gelişmekte olan ülke ülke ünvanını hak etmiştir. Gelişmekte olan piyasalarda para çıkışı gündeme geldiğinde cari işlemler açığı bu denli yüksek olan Türkiye'nin mali piyasalarının da olumsuz yönde etkilenmesini doğal karşılamak gerekir. Ancak son dönemde enerji ve hammade fiyatlarında oldukça önemli düşüş yaşanıyor. Bunun da cari işlemler açığının düşmesine katkı sağlayacağını da hesaba katmak gerekir. Sonuç olarak, mevcut cari açığı finanse ettiğimiz sürece, önemli bir risk söz konusu olmayacak. Ancak tersine bir yabancı sermaye çıkışı olursa o zaman risklerle karşı karşıya kalabiliriz. Bakan Unakıtan'ın cari açık ile ilgili önlem almalıyız derken, bu önlemi bizler mi, yoksa Hükümet mi alacak, onu da açıklasaydı daha iyi olurdu.
|