kapat
   
10 Kasım 2006 Cuma
 
SABAH Gazetesi
 
Servislerimiz
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Emre Akoz @ SABAH
Fax:
0212 354 36 19
SMS:
EA yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 
Nasıl devlet adamı olunur?
Atatürk ve demokrasi
Radyodan dinle!

Nasıl devlet adamı olunur?

Bülent Ecevit'in vefatından sonra yapılan yorumlarda sık sık aynı tabirle karşılaştık: 'Devlet Adamı'. Kimi övgüler düzerek Ecevit'in ne büyük bir 'devlet adamı' olduğunu anlattı. Kimi yergiler sıralarken aynı Ecevit'in 'devlet adamı' olmadığının, yetersiz kaldığının altını çizdi.
Ben de merak ettim sözlüklere baktım. Türk Dil Kurumu Sözlüğü 'devlet adamı'nı şöyle tanımlamış: "Devlet yönetiminde söz sahibi kişi."
Kısa ve kuru geldi bu açıklama. Kubbealtı Lügati'ni açtım: "Devlet idaresinin inceliklerini bilen ve ülke yönetiminde söz sahibi olan kimse."
Lügatin verdiği örnek cümlelerden biri de şu: "Klasik devlet adamı tipinin en cebbar ve dişli tırnaklı örneklerinden biri olan Hüsrev Paşa, belki de muhalefette çok yararlı olurdu."
(Samiha Ayverdi'ye ait olan yukarıdaki cümledeki 'cebbar' kelimesinin 'zor kullanan', 'çok becerikli' gibi anlamları var. Burada herhalde 'tuttuğunu koparan' anlamında kullanılmış.)
Acaba İngilizce sözlükler ne diyor bu tabir için? Kapsamlı sayılacak bir Oxford sözlüğüne baktım. 'Statesman' kelimesinin karşısında şunlar yazılıyıydı: "Akıllı, tecrübeli ve saygı duyulan siyasi lider."
Bir yandan bu tanımlara, bir yandan da gerçek hayat pratiklerine bakınca şunu görüyorum:
Bir siyasetçinin Türkiye'de devlet adamı olabilmesi için mesela seçim kazanıp başbakanlık makamına gelerek devlet yönetiminde söz sahibi olması yetmiyor.
Ayrıca devletin yüksek kademelerinde yer alan bürokratların (yani atanmışların) da onayından geçmesi, onların geliştirdiği politikaları, icabında seçmenlerine verdiği sözleri bir kenara atarak, hatta onlarla çelişerek uygulaması gerekiyor.
Ancak böyle bir testi atlattığı takdirde 'akıllı, bilge, tecrübeli ve saygı duyulan' bir siyasetçi olarak 'devlet adamı' rütbesine ulaşıyor.
Benimkisi bir 'tanım' değil elbette. Türkiye'deki siyasi süreçlere bakarak yapılmış muğlak bir saptama.
Muğlak çünkü Turgut Özal buna pek uymuyor. O devlet adamlığı sıfatını, kendisini sınava çekmeye kalkışanları sınıfta bırakarak kazanmıştı.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Köykent gerçekleşebilir mi?   / 09-11-2006
 Genlere gizlenen Tanrı   / 08-11-2006
 Ateşi sönen aşk   / 07-11-2006
 Bayram değil, seyran değil   / 05-11-2006
 Duyarlı ama tembel   / 03-11-2006
 İşte kısacık öyküler   / 02-11-2006
 Eski şehre yeni âdet!   / 01-11-2006
 Semih Beye niye hayrandım   / 31-10-2006
 Perdesiz Cumhuriyet   / 29-10-2006
 'Embedded' ikili: Gelenek+Din   / 27-10-2006
EMRE AKÖZ
Nasıl devlet adamı olunur?
Bülent Ecevit'in...
HINCAL ULUÇ
10 Kasım'da ölmedi. 19 Mayıs'ta doğdu!..
Sevgili Cüneyt...
Rüyam UEFA'yı Kadıköy'de kaldırmak
Rüyam UEFA'yı Kadıköy'de kaldırmak
Christoph Daum, Fenerbahçe'de yapamadığını Fenerbahçe'nin stadında...
Canaydın'a haciz
Canaydın'a haciz
Galatasaray Başkanı, kulübünün şimdiki adı Fortis olan Dışbank'tan...
Mihmandar bakan aranıyor
Papa, ay sonunda Türkiye'ye geliyor ama hâlâ kendisini karşılayacak...
301'i 'Geceyarısı Ekspresi' gibi kullanıyorlar
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, 301. madde ile ilgili tartışmalar...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu