Erken akıllan, geç yaşlan
Hayatınızda yaşlılık noktasına çok erken gelmek istemiyorsanız, bakış açınızı ve stratejileri daha erken yaşlarda oturtun. Kısacası; erken akıllanıp, geç yaşlanın!
Bu hafta, pek çok okuyucumun merakla beklediği ve nihayet aralıkta Remzi Kitabevi'nden piyasaya çıkacak ikinci kitabım 'Erken Akıllan, Geç Yaşlan'dan bahsetmek istiyorum. Sağlığı korumak için risk faktörlerini engellemenin ve sağlıklı yaşlanmanın önemini her gün daha fazla insan kavrıyor. Çünkü sağlıklı yaşlanmak, yaşlılıktan çok önce başlıyor. Nasıl yaşlandığımızı belirleyen en büyük faktör de nasıl yaşadığımız. Genellikle vücudun nasıl göründüğüne kafa yormaktan, nasıl hissettiğini fark etmiyoruz. Vücudun esnekliğini ve direncini kaybetmesini, ağrı ve sızıların artmasını; yaşlılığın kaçınılmaz sonucu olarak görüyoruz. Aslında yıllarca vücudun ihtiyaçlarını, bakımını ihmal etmiş olmanın, nerede durulacağını veya değişiklik yapılması gerektiğini bilmemenin sonuçları bunlar. Uzun çalışılan saatler, başarı için yüksek beklentiler, iş, eş, para ve kilo problemi derken tüm dengeniz ve sağlığınız bozulabilir. Ciddi sorunlarla, sıradan problemleri birbirinden ayıramayışımızla ve tümüne benzer şekilde reaksiyon gösterme alışkanlığımızla kendimizi yıpratıyoruz. Ve gün boyunca sabırsız, endişeli, bitkin veya huysuz yaşamak, kimliğimiz haline geliyor. Yani vücudun verdiği ihtiyaç sinyallerinden tamamen kopuk, her şeyin kontrolumuz altında olması için düşüncelerin yarışına kendimizi kaptırmış gidiyoruz çoğu zaman.
'Hayat bu' değil! Pek çok insanın bu tip stres ile başa çıkma yöntemi nedir: Sigara, kahve, ağrı kesici gibi maddelere bağımlılık, saldırgan veya yüzleşmekten kaçınan davranış şekli... Bu kadar kendinizden kopuk yaşamanın vücuttaki baskısını bir düşünün; bu tip bir suiistimali vücut uzun süre kaldırır ama strese karşı yetersiz stratejinize, genlerinize, hayat tarzınıza ve yaşadığınız çevreye de bağlı olarak, bir yerden bir şekilde patlak verir. 'Hayat bu' deyip, geçmeyin. Hayatımızda bu noktalara (çok erken!) gelmememiz için gerekli duyarlılığı, bakış açısını ve stratejileri daha erken yaşta oturtma alışkanlığını yaratmamız gerekiyor.
Egonuzu yenin Bunun için sizlere nereden başlayabileceğinize ve bu alışkanlığı nasıl oturtabileceğinize dair adımlar öneriyorum kitabımda. Özellikle bizleri yıpratan düşünce şeklimize ve davranış alışkanlıklarımıza farklı bir yaklaşım. Bu demek değil ki, amaçlarınızdan ve uğraşlarınızdan vaz geçin. Tam tersi; gayet normal görünen hayatınıza devam edin ama tamamen başka, yeni bir perspektifle! Bir insanın yapması gereken şeyleri yapmaya devam edin, ama obsesif kompulsif (saplantılı) egonuzun esiri olmadan. Ulaşmaya çalıştıklarınız için uğraşın, ama bedeli sağlığınız ve sevdikleriniz olmasın. Bir şeyden korkabilirsiniz, ama korkunuz adım atmanızı engellemeyecek kadar olsun. Kolay değil; şimdiye kadar kimliğiniz olmuş inanç şeklinizden ve kompulsif düşüncenizden sıyrılıp, yeni bir bakış açısı oturtmak, zaman ve pratik isteyen bir değişim. Ama her şeyi kendi istediğimize uydurmak için kontrol etmeye çalışmak imkansız. Yani zor olanı, imkansız olana tercih edebilirsiniz. Değişebilme süreci, önce yaşama bugüne kadar nasıl yaklaştığınızı net bir şekilde görebilmekle başlar; erken yaşlanıp, geç akıllanmaktan. Uzun ömürlü olmak için yapacağınız pek çok şey, yaşam kalitenizi de arttıracaktır.
|