| |
2007'ye hayır!
İtiraf ediyoruz. Hayatımızda ilk kez bir gizli örgüte katıldık. Üstelik kökü de dışarıda! Örgütümüz gizli veya yeraltında, çünkü lider kadrosu açıklamalarını başlarına kar maskeleri geçirerek yapıyor. Kökü dışarıda, çünkü karargahı Fransa'nın Nantes kentinde. Adı mı? İYKDC-P. Ay, P'si -şimdilik- yok. Haydi, örgütün sırlarını sızdırmaktan devrim mahkemesinde yargılanma tehlikesini göze alarak, adımızın açılımını da söyleyelim: "İkibinyedi Yılına Karşı Direniş Cephesi!" Onurlu mücadelemizin tek amacı var: 2007'nin dünyamıza zarar vermesini engellemek. Bunun için canımız pahasına da olsa gezegenimizin 2007'ye girmemesini sağlamak. Büyük ustamız (hayır örgütte değil, mesleğimizde) Çetin Altan 40 yıl kadar önce bir yazısında İskandinav mitolojisinden bir öykü anlatmıştı: Galaksilerin birindeki bir yıldızda iki metre boyunda bir metre eninde bir kaya varmış. O kayaya her bin yılda bir minik bir kuş konar, bir gaga vurup gidermiş. İşte o bin yılda bir vurulan gaga darbeleriyle kaya toz haline gelince, sonsuzlukta bir gün geçermiş. Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener daha geçenlerde, bir arkeologla birlikte memleketi Sivas'a giderken söyledi: "İnsanoğlu evrenin ve hayatın son beş saniyesinde var. Tik, tak, tik, tak, tik. Ya da göz kırpıncaya kadar geçen süre. Hepsi bu!" Minik kuşun bin yılda bir gaga darbelerinden bile kısa olan ve göz kırpıncaya geçen sürenin kimbilir kaç milyonda birini oluşturan 2006'da yaşadığımız kalp çarpıntılarını şöyle bir hatırlayın: Şemdinli bombacısı krizi, Danıştay saldırısı krizi, karikatür krizi, Papa krizi, fındık krizi, AB ile Kıbrıs krizi, Fransa ile Ermeni krizi, ABD ile Kandil krizi, Lübnan'a asker krizi, İran nükleer krizi, Başbakan Erdoğan'ın sağlık krizi, Merkez Bankası krizi, ilkbahardaki mini ekonomik kriz, 301'nci madde krizi...
"Şimdi"ye özgürlük! Daha Genelkurmay'daki nöbet değişiminin -hafif- krizi var, Erdoğan-Denktaş arasında "Halkına git" krizi var, Erdoğan-Baykal arasında şimşekleri çakıp duran kriz var. Üstelik bunlar bizim krizlerimiz. Bir de küresel köyümüzün diğer hanelerindeki krizleri saymaya kalksak, "Toplumu infiale sürüklemek" iddiasıyla hakkımızda soruşturma açılır. Hem de sakin geçtiği söylenen (öyle ya; ne El-Kaide parmağını kıpırdattı, ne korkulan kuş gribi salgını oldu, ne renkli devrimlere yenileri eklendi) bir yılda... Yoo, örgüt liderimizin (Bakınız: Dünyaya son bildirinin açıklandığı Merkez Komitesi toplantısında sağdan dördüncü kar maskeli) dediği gibi, "Çok şeylere gebe olan 2007'yi mutlaka engelleyeceğiz." O, "Çok şeylere gebe" derken, Fransa'daki cumhurbaşkanlığı ve onu izleyecek genel seçimleri kastediyor. Eee, ne de olsa Fransız; nereden bilsin 2007'de bizdeki gebelik durumlarını. Örgüt üyesi olarak, onu değerlendirip gereğini yapma görevi de bize düşüyor. Ama şefimize katılıyoruz: "2006'nın bilinen krizlerini 2007'nin bilinmeyen krizlerine tercih ediyoruz." Uzatmayalım; 2007'nin gelmesini nasıl mı engelledik? Çok basit: Geçmiş ile gelecek arasında hapsolmuş "Şimdi"yi özgürlüğüne kavuşturarak! Bunun için de Avrupa'nın her yerindeki örgüt arkadaşlarımız gibi (Ankara'da da en az bir kişi destek verdi; Çankaya sırtlarında oturuyor) biz de dün gece boyunca yüzümüzü Batı'ya dönüp geri geri Doğu'ya (siyasi değil coğrafi anlamda) yürüdük ve avazımız çıktığı kadar haykırdık: "Uzak yıldızdaki kayaya minik kuş konuncaya kadar 2007'ye hayır!" Ve biz 2007'ye girmedik. Girenler hayrını görsün!
|