Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

Burada oyun oynamıyoruz!

Eğer oyunu, "birinin kaybı üzerine" kurarsan, gerçekte kazanır mısın?
Modern ekonominin babası Adam Smith bundan 222 yıl önce Ulusların Zenginliği'ni anlatırken rekabet kavramını şöyle tanımlıyordu; "bireyin hırsı, ortak yarar sağlar."
Aralarında çıkar çatışması olan rakiplerden birinin kazanmasını, diğerinin kaybetmesine bağlayan bu yaklaşım, rekabet oyununu "kazan/kaybet" üzerine kurmamızı sağladı.
Mesela Londra'daki kaldırımların somaki mermer olabilmesi ancak ve ancak, Somali'nin sömürülmesiyle mümkün olabilecekti.
Fakat bunun "sıfır toplamlı oyun" olduğunu anlayabilmemiz çok uzun zaman aldı.
Geçtiğimiz yüzyılda 2'si dünya savaşı, 17 büyük "çıkar çatışması" yaşadık ve 100 milyon insan, doğal olmayan sebeplerle işte bu yüzden öldü. Ulusların Zenginliği'nin yazıldığı çağda insanların çoğu, savaş ve salgın dışında doğduğu yerden en fazla 20 km'lik yarıçaplı bir coğrafyada "kazan/kaybet" oyununu hissetmeden var olabiliyordu. Fakat bugün medya araçları ve bilgi teknolojileri yardımıyla küre, "global köy" halini alınca, birimizin kazancının diğerinin kaybına bağlandığı "eski normal" işe yaramaz hale geldi.
Bugün BP, "delinen benim rafinerim" diyemiyor. Çin; "Yuan benim param, istediğim gibi değerlendiririm" diyemiyor.
Birinin tehdidi, ötekinin fırsatı değil artık.
Zira sıfır toplamlı oyun; aynı gemideki insanlık algısı ile birlikte, "kazan/kazan" kültürüne evrilmeye başladı..
Adam Smith'in "İyi sonuc almak için gruptaki herkes kendisi için en iyi olanı yapmalıdır"düşüncesi, bize kirli, ısınan ve çevre sorunlarıyla boğuşan bir dünya bıraktı..
Kazan/kazan oyunu ise Adam Smith'i şöyle düzeltiyor; "en iyi sonucu almak icin gruptaki herkes hem kendi hem de grup için en iyi olanı yapmalıdır."
Zira grup dediğimiz şey, kıtlığı ve bolluğuyla üzerinde yaşadığımız tek gezegen olan dünyadan başkası değil.
Geçenlerde bir karikatür görmüştüm.
Gemideki herkes, geminin ana güvertesinden söktüğü tahtalarla, kendine tahlisiye sandalı yapıyordu. Aslında kazan/kaybet oyunu tam da budur.
Belki hayatta kalırsınız ama sizi güvenli limanlara taşıyacak ana gemi ortada yoksa ilk dalgada devrilir, yok olur gidersiniz.
Bunun Bursa ile ilgisine gelince... Hemen her kent gibi kentin güçleri arasında ortak fayda ve "kazan/kazan" yaklaşımı yok ise ortak hedef karmaşası çıkıyor. Belki bazıları zengin oluyor fakat kentin tamamı uygarlığın taşrasına düşebiliyor.
Tam da bu noktada diyorum ki biz burada (sıfır toplamlı) oyun oynamıyor, geleceği inşa ediyorsak, yarına dair rüyalarımızı ortak kılmamız şart.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA