Dile kolay, bu yıl Uluslararası İstanbul Müzik Festivali'nin 37.'si düzenleniyor. Yani tam 37. kez klasik müzik meraklıları bol bol ruhlarını doyuracaklar. İstanbul Kültür Sanat Vakfı'nın düzenlediği ve Borusan Holding'in 10 yıllığına sponsor olduğu festivalin bu yılki açılışı 5 Haziran'da, şef Sascha Goetzel yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası'nın konseriyle yapılacak. Açılıştan birkaç gün önce ise billboard'larda bol bebekli festival afişleri gördüğünüzde şaşırmayın. Çünkü Borusan Holding, bu yılki tanıtım kampanyasında 'Müzik Borusan'la büyüyor' sloganını vurguluyor ve sözü, yeni nesil festival izleyicisi olarak gördüğü 1-3 yaş arası çocuklara bırakıyor. Bu kampanyayla, Türkiye'nin geleceğine duyulan güven ve umut da dile getirilmek isteniyor. Aynı zamanda klasik müziğin çocukların zekâ ve kişilik gelişimi üzerindeki önemli etkisinin de altı çiziliyor. Kampanya için Borusan Kültür Sanat dostlarının çocukları, ünlü fotoğrafçı Tamer Yılmaz'ın objektifinin karşısına geçtiler. Siz şimdi keyifle fotoğraflardaki bebeklere bakıyorsunuz ama toplam 10 çocuğu bir araya getirip fotoğraflarını çekmek, haliyle pek de kolay olmamış Tamer Yılmaz için. Bebeklerin müzikle ve müzik aletleri ile kurdukları spontan ilişki, çekimler sırasında renkli görüntüler ortaya çıkarmış. Önce çekingen davranan bebekler daha sonra çok eğlenmeye başlamışlar. Bir ara lolipopuyla davul çalanlar bile olmuş. Yılmaz, çocuklarla çekimin nasıl geçtiğini sorunca şöyle anlatıyor: "Özellikle iki-dört yaş arası, hiç laf dinlemeyen gruptur. Kendi kafasına göre takılır. Benim de ikizlerim olduğu için biliyordum. İlk önce birtakım kompozisyonlar yapmaya çalıştık ama baktık olmuyor, bıraktık çocukları kendi hallerine." Çocuklarla çekim yapmanın stresli bir iş olduğunu söyleyen Yılmaz, bu işteki sonuçtan memnun. Çocukların tamamını çekebilmiş olmasının büyük başarı olduğunu söylüyor. Keza daha önce yaptığı bir bebek bezi çalışmasında yedi çocuğu bir köprüden geçirmeyi başaramadığını anlatıyor: "Çocuklarla iş yapmak saatli bomba gibi, patlayabilir de, patlamayabilir de. Bizim daha önce yaptığımız işlerde, günün ortasında çocukları değiştirdiğimiz çok oldu. Uyudular, istemediler vs. O yüzden, 10 kişilik bir çekim olarak bu işte son derece şanslıydık. Bir tane fire yok." "Peki hepsini aynı kareye toplayabildiniz mi?" diye soruyoruz şöyle yanıtlıyor: "Toplu mümkün değil. Salıyorsunuz çocukları, onlar kendi aralarında oynuyorlar. Ne tutarsa. Hepsini aynı karede yakaladığımız oldu ama biri arkasına dönmüştü, biri kenarda kalmıştı. Çok zor onu yakalamak zaten. Uzun mesafe ile çekeceksiniz tabii, hiç saat koymayacaksınız. Bu arada onların yemelerini içmelerini düşüneceksiniz... Zaten çocuğu olmayan böyle bir fotoğrafı çekemez." Çekim sırasında nelere dikkat ettiğini ise şöyle anlatıyor ünlü fotoğrafçı: "Ben genelde aletlere ve bir kişiye odaklandım. Çocuklar bir orada bir burada vakit geçiyor ve hangi enstrümanda ne çektiğinizi bilemiyorsunuz. 'Şunlar şu enstrümanda iyi durdu, haydi bunu çekelim' deyip geri kalanına bakmadım. Genel baksaydım ne olduğunu bilemezdik zaten. Sonra onları aynı karede buluşturduk. Zemin ve kompozisyon aynı olduğu için sorun olmadı."