Günlerden
bir gün Sevgili Tuluhan Tekelioğlu geldi ve dedi ki: "Sedacığım, bir proje hazırlıyorum. İstanbul'da 40 yaşında 40 kadın seçiyoruz. Ve onlar ile ilgili bir film çekiyoruz. Ne keşfettim biliyor musun? 40 yaşına gelmiş pek çok kadının ortak bir özelliği var; hayatta bazı şeyleri aşmış oluyorlar. Kendilerini yeni baştan keşfediyorlar. Hatta belki de 40 yaşında, hayatlarının en güzel, en verimli yıllarını yaşıyorlar. Kadın hangi kültürden olursa olsun, hangi mahallede yaşarsa yaşasın fark etmiyor, kendince çok önemli gelişmeler kaydediyor. Bu beni o kadar çok etkiledi ki, her kesimden 40 kadın seçip onların ilginç hayat öykülerini filme çekmeye karar verdim. Ve bu kadınlardan biri olarak da seni düşünüyorum. Ne dersin?" Ruhum hâlâ kendini 25 yaşında sanadursun, birilerinin artık bana 40 yaşına gelmiş olduğumu hatırlatması tuhaf olmakla birlikte, projede yer almak beni çok heyecanlandırmıştı. Hemen kabul ettim ve heyecanla çekimlerin yapılmasını beklemeye koyuldum.
DENEME-YANILMALARI GERİDE BIRAKMIŞTIR
Sonunda beklenen gün geldi ve Tuluhan'la ekibini ofisimde ağırladım. İnanılmaz enerjik ve güzel bir kadındı. Benim heyecanımı yenmeme ve çekimlerde rahat davranmama yardımcı oldu ve ben kendimi ofisimdeki büyük sarı varaklı aynanın karşısında dişilik üzerine konuşurken buldum. Hatta kamera karşısında olduğumu unutarak doğal bir şekilde hafiften rol bile kestim. Hayatımın en güzel anlarından biriydi... Sonra birlikte oturduk ve kahvelerimizi içerken Tuluhan öylesine soruverdi: "Sence erkekler 40 yaşındaki kadını arzular mı? Hele ki ortada bu kadar güzel, dinamik, bakımlı 20 ve 30'luklar dururken... Dişilik ve ilişkiler üzerine eğitim veren biri olarak fikrini alabilir miyiz?" Kısa bir an için durakladım. Kadının hası, yaşıyla ya da görüntüsüyle seçilmez aslında... Gerçek bir dişi, kaç yaşında olursa olsun caziptir. Benim 56 yaşında, muhteşem bir dişi haline gelmiş bir danışanım vardı. Peşinde ne 35'lik erkekler koşuyordu, ne 40'lıklar deli divane oluyordu ama o, kendisi için en uygun erkeği seçebilme olgunluğuna erişmiş, mutlu bir kadındı artık... 40 yaş kadını artık deneme yanılmaları geride bırakmıştır. Kendisi için nasıl bir erkek istediğini bilir ve seçer. Kendinden emindir... Vücudunu nasıl kullanacağını çok iyi öğrenmiştir. Kendi formunun en güzel halini bilir ve onu kullanır. Hatta dişilik onun vücuduna iyice oturmuştur. Hayatındaki erkeği ustaca yönlendirmesini bilir.
GÜZEL OLMAYI BİLİR
Ve 40 yaş kadını, hayattaki pek çok korkusunu yenmiştir. Kendisiyle ve karşısındaki erkekle savaşmayı çoktan geride bırakmıştır. Anların tadını çıkarmayı öğrenmiştir. Kendi ayakları üzerinde durabiliyordur. Üstelik bu lafın gerçek anlamını bilir. Ayakları üzerinde durmak demek, ekonomik olarak karşısındaki erkeğe bağımlı olmamak demek değildir, sadece duygusal olarak bağımlılıklarından kurtulmuştur. Erkek onu bir sebepten aramadığında, kapısını kapatıp kendisiyle baş başa kalırsa, yine de mutlu olacaktır. Çünkü artık kendine ait güzel bir hayat kurmuştur. Bağımlı değil, bağlıdır. Sevmesini bilir... Sevişmesini bilir... Güzel olmayı ve güzel hissettirmeyi bilir. Bir erkeği seçerse, onu çok ama çok mutlu etmesini bilir... Kaprisi, beklentisi, yükü olmadan sadece duygularına odaklanabilir... 20 Nisan'da doğum günümü kutlarken, sevgili Tuluhan'la yaptığımız sohbeti andım. Kendimi bir kez daha iyi hissettim. Bir kadının hayatında aşk her zaman olacaktır. Yeter ki o kadın bilinçaltına âşık olunacak bir kadın olduğu hissi ve inancını yerleştirsin... Hepsi bu işte... Tuluhan'ın '40 Yaşında 40 Kadın' projesi 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde gösterime girdi. Bence muhteşem bir çalışma olmuş. İçinde yer alan kadınların hayat öyküleri izlenmeye değer. Sergideki resimler de öyle... Merak edenler için sergi bu hafta Caddebostan Kültür Merkezi'nde açıldı. Kaçırmamanızı tavsiye ederim.