Elıe
Tahari, Amerika'nın en çok satan tasarımcılarından biri. Neredeyse 600'ün üzerinde satış noktası var. Son olarak New York'taki Saks Fifth Avenue'nun içine çok büyük bir mağaza daha açtı. Açılıştan hemen sonra da soluğu İstanbul'da aldı. Tahari'nin uluslararası ilk bağımsız mağazası, geçtiğimiz hafta İstanbul'da açıldı. Uçaktan iner inmez ilk iş Nişantaşı'ndaki butiğine giden Tahari, Türk ortağı Demsa'nın çıkardığı işten çok memnun. "Bu, yurtdışındaki ilk mağazamız ve İstanbul'u seçtiğimiz için çok şanslıyız," deyip duruyor sürekli. Elie Tahari'nin çok ilginç bir hayat hikâyesi var. 1952 yılında İran'da, Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geliyor. Çocukken ailesiyle beraber İsrail'e göç etmek zorunda kalıyor. Anne ve babası boşanınca da İsrail'deki bir yetimhanede büyüyor. 21 yaşındayken Amerikan rüyasını gerçekleştirmek üzere New York'a gidiyor. Ne tek bir kişiyi tanıyor ne de tek kelime İngilizce biliyor. Cebinde ise 300 doları var. Şehrin 'garment district' olarak bilinen tekstil bölgesinde bir iş bulana kadar da uzunca bir zaman Central Park'ta yatıp kalkıyor. Bugün ise koca bir moda imparatorluğunun başında. Geçtiğimiz hafta İstanbul'a gelen Tahari'nin ilham veren hikâyesini, kendi ağzından dinledik..
- İstanbul'da açtığınız butik, Amerika dışında açtığınız ilk mağazanız da aynı zamanda. Neden ilk uluslararası mağazanızı burada açmak istediniz?
- Çünkü İstanbul bizim için yeni bir şehir. Çok hareketli ve genç bir nüfusu var. Lüks ve moda dünyasına yeni yeni açıyor kapılarını. İlk mağazamızı Paris veya Londra'da açsaydık, çok anlamlı olmazdı. Çünkü o şehirlerde binlerce lüks mağaza var. Yepyeni bir başlangıç yapıyoruz ve buna da ortağımız Demsa'nın da sayesinde İstanbul'dan başlıyoruz.
TÜRK KADINLARI NE KADAR GÜZEL!
- Türkiye'deki giyim-kuşam kültürünü nasıl buluyorsunuz?
- Türk kadınlarını çok beğeniyorum. Geçen gece Blackk diye bir restorana gittik ve gözlerimize inanamadık. Ne kadar hoş giyimli, ne kadar güzel, Türk kadınları. Elie Tahari ile Türk kadınlarının çok iyi örtüşeceğini düşünüyorum. Harvey Nichols'da zaten çok iyi satılıyordu ama yeni mağazamızın da çok tutulacağına eminim.
- Türk kadınları nasıl bulacak Elie Tahari'yi?
- Kendine iyi bakan, zarif görünmek ve iyi giyinmek isteyen kadınlar çok sevecek Elie Tahari'yi. 'Seksi ve havalı' diyoruz biz koleksiyonumuza. Eğer güzel görünmek istiyorlarsa, iyi bir tercih olacak.
- Çok ilginç ve ilham veren bir hikâyeniz var. 70'lerin başında cebinizde 300 dolarla, İngilizce bilmeden New York'a gidiyor; Central Park'ta yatıp kalkıyor, günde iki iş yaparak geçiminizi sağlamaya çalışıyorsunuz. Nasıl oldu da modaya bulaştınız?
- Ben New York'ta, Fashion District'te (moda bölgesi) elektrikçi olarak çalışıyordum. Akşamları da gece geç saatlere kadar açık kalan bir mağazada tezgâhtarlık yapıyordum.
- Mağazanın ismi Fig Leaves'di galiba?
- Evet, Fig Leaves! Bunu unutmuştum. Sahibinin küçük bir imalathanesi vardı. Mağazaya gelip kadınların neleri beğendiğini araştırır ve 'Ne yapmalıyım ki çok satılsın?' diye sorardı. Ben de ona fikirler verirdim. Önerdiğim ürünler iyi satılıyordu. Biraz vakit geçtikten sonra 'Kendi mağazamı açmalıyım,' diye düşündüm.
- İlk fikriniz de 'tube top' (vücuda oturan, straples, büstiyer benzeri üst). 70'lerin önemli moda buluşu...
- Evet, ilk verdiğim fikirlerden biriydi. Ve çok da popüler oldu. Çünkü 70'lerin başında ciddi bir hippi hareketi vardı. Kadınlar sutyen takmak istemiyordu. 'Tube top' da onların işini kolaylaştırdı. Elastik, kolay giyilebilen, rahat ve ucuz bir üründü.
- İlk mağazınızı Madison Avenue'da açmışsınız. O caddede butik açan ilk tasarımcılardan birisiniz...
- Evet. O zamanlar Madison Avenue bugünkü gibi 'moda caddesi' değildi. Elie Tahari de Madison Avenue gibi yavaş yavaş büyüdü, popülerleşti.
-1980'lerin başında da, yine o zamanın belirgin trendlerinden takım elbiseleri yaptınız. Sizin için 'kadınların ne isteyeceğini onlardan önce bilen tasarımcı,' deniyor. Bu öngörü nereden geliyor?
- İşimi çok seviyorum. Kadınları seviyorum. Tezgâhtarlık yaparken de hep ilişki içindeydim müşterilerle. Ne istiyorlar, neyle rahat ediyorlar, neleri beğeniyorlar, bakıyordum. Genel trendleri, eğilimleri takip ediyordum. Kadınların bir şeye ihtiyacı varsa ve siz de istedikleri şeyi sunarsanız çok mutlu olurlar.
PROVALARINI GERÇEK KADINLAR ÜZERİNDE YAPIYOR
- Mağazanızı açana kadar satış dışında herhangi bir moda geçmişiniz, tasarım tecrübeniz, eğitiminiz yok. Tasarımcıdan çok, bir girişimci olabilir misiniz acaba?
- Bence her ikisi de. İşimi ilk kurduğum zamanlarda her şeyi yaptım. Tasarımla çok ilgilendim ama 'girişimci' de güzel bir sıfat.
- Modaya yaklaşımınız nedir o halde?
- Bir kere kadınların kendilerini ifade edebilecekleri kıyafetler yapmak çok önemli. Çekici ve akıllı kadınları göz önünde bulundurarak tasarım yapıyorum. Kıyafetler iyi kesimli, iyi kalıplı ve kaliteli olmalı. Elie Tahari modayı takip ediyor ama çok trendy olmaktan da kaçınıyor. Benim moda felsefem çok kullanışlı, modası geçmeyen ve uzun yıllar giyilebilecek giysiler yapmak. Aşırı tasarlanmış, çok bağıran kıyafetlerden de uzak duruyorum. O dengeyi yakalamak çok önemli. Kıyafetin, kadından sessiz olması gerekir ki güzelliğini bastırmasın, kişiliğini gizlemesin. Tabii fiyat olarak da daha ulaşılabilir olmalı. Elie Tahari'nin uçuk kaçık fiyatları yok. Böylece daha çok kişiye ulaşabiliyoruz.
- Başarınızın ardındanki sebeplerden biri de, provalarınızı mankenler yerine gerçek kadınlar üzerinde yapmanız sanırım?
- Evet. Özellikle en büyük pazarımız olan Amerika'da büyük bedenli çok kadın var. Ayrıca herkesin vücut yapısı da birbirinden farklı. Sonra dünyanın dört bir yanındaki farklı tiplerdeki kadınlar için üretim yapıyoruz. Bu yüzden de kıyafetlerin provalarında gerçek kadınları tercih ediyorum. Elie Tahari'de çalışan kadınları çağırıp 'Gelin bunları deneyin,' diyorum. İnce mankenleri defilede kullanıyorum. Bu arada Türkiye'deki kadınlar ne kadar inceymiş; çok şaşırdım! Amerikalılardan çok daha zarifler.
- İki çocuğunuz var. Gelecekte işinizi onlara devretmeyi düşünüyor musunuz?
- Aslında çok istemiyorum ama dokuz yaşındaki oğlum, 'Büyüyünce bu şirket benim olacak ve ismini Jeremy Tahari yapacağım,' diyor. Ama moda çok zor ve riskli. Çok çalışmanız lazım.