GEÇEN haftaki 'İşle çocuk bir arada olur mu?' yazımın ardından bu konuda çok sayıda annenin dertli olduğunu öğrendim. Doğumdan sonra iş hayatına ara vermek ya da son vermek zorunda kalan anneler, gerçekten mutsuz görünüyorlardı. Anladığım o ki, çocuklarını belli bir yaşa getirdikten sonra artık iş hayatına geri dönmek ve kendileri için de bir şeyler yapabilmek her ne kadar "İyi ki çocuğumu ben büyüttüm," dese de aslında annelerin ortak arzusu. Ama kadının özellikle anne olduktan sonra çalışması, bizim gibi geleneksel aile yapısı etkilerinin devam ettiği toplumlarda sıkıntılara neden oluyor. Üstelik bu etkiler kırsal bölgelerde olduğu gibi şehirlerde de hâlâ devam ediyor ne yazık ki... Evle ilgili işlerin kadınlar tarafından yapılıyor ya da kadının sorumluluğunda olması, kadın çalışıyor olsa da hem kültürel hem de sosyal olarak bu beklentilerin devam ettirilmesi, kadın anne olduktan sonra üzerine eklenen yeni sorumluluklar, onları işi bırakmakla çalışmaya devam etmekle arasında ikileme, dahası kendilerini suçlu hissetmeye itiyor. Gerçekten kendimizi suçlu hissetmemiz gerek var mı? Elbette yok ama bunun için çevremize biraz kulak tıkamamız gerekiyor... Bir önceki yazıda yerimiz olmadığı için Psikolog Sevil Usanmaz'ın bu konudaki görüşlerine yer verememiştim ama çalışan ve çalışmak isteyen annelerin bunları bilmesi önemli... "Anne olmak, biyolojik, fiziksel, sosyal ve psikolojik büyük bir değişim demektir," diyor Usanmaz ve devam ediyor, "Bu değişime iyi hazırlanıp değişimi yönetebilmeyi öğrenmek, çalışan kadın ve anne rolüne uyumu, roller arasında geçiş yapabilmeyi ve bu rollerin devam ettirilebilmesini sağlar. Anne, doğal olarak çocuğuna ilk aylarda ve yıllarda öncelik vermek ve onunla birlikte olmak ister. İşe başladığında aklı ve duygusu çocuğunda olur. Çalışan kadın işle birlikte annelik davranışına duygusal olarak hazırlanabilir ve annelik davranışını öğrenebilirse, yeterli aile, çevre ve eş desteğini aldığında, hem işinde kendisini daha iyi hisseder hem de suçluluk duygusu azalır, kendini iyi hisseder. Çocuğu etkileyen, annenin yaklaşımı, kurduğu ilişki biçimi, duygu durumu ve hissettiği suçluluk duygusudur." Peki yapmamız ve yapmamız gereken şeyler neler? İşte bu önerilere dikkat!
Nitelikli zaman geçirin
Her şeyin başında, evlilik öncesi birbirinizi ve ailelerinizi tanımaya gayret gösterin.
Oturacağınız evi, işinize, çalışma saatlerinize ve çevresel-ekonomik koşullara göre seçin. Evin işe veya aileden birine yakın olmasına gayret gösterin.
Çocuk için hazır olduğunuzdan emin olun.
İşle ilgili kariyer hedefleriniz varsa öncelikler konusunda karar verin.
Doğum sonrası için izin sürelerinizi organize edin.
İşe başladığınızda çocuk için kimin ya da kimlerin yardımcı olacağını planlayın. Öncelikli olarak eşinizin desteğini isteyin. Çocuk için babanın rolü, ilgi ve sevgisinin önemi unutulmamalı.
İşten eve geldiğinizde önce çocuğunuzla birlikte olun. Çocuğunuzun geçireceği uzun zamandan çok, kısa nitelikli, sevgi dolu zamana ve kucaklayan, paylaşan anneye ihtiyacı var.
Çocuğunuz büyüdükçe işinizi ona anlatın, olumlu duygularınızı paylaşın.
Ev işlerinde daha pratik çözümler bulduğunuzda çocuğunuza daha fazla zaman kaldığını görebilirsiniz. Çocuğunuz resim yaparken ütü yapabilir, küçük işlerde çocuğunuzdan yardım isteyebilirsiniz. Böylece aynı yerde olur ve birlikte zaman geçirebilirsiniz.
Kendinize kısa süreli dinlenmeler yaratın. (10 dakika, iki saat, yarım gün, hafta sonu gibi)
İşiniz ve çocuğunuz birlikte büyüyebilir. Her ikisinin gelişimini görmek, çalışan annelerin en büyük mutluluk kaynağıdır.