Arap
Yarımadası'nın bu gizemli ülkesi, son günlerde yine terörle anılır oldu. Yemen'den Batı başkentlerine giden kargo uçaklarında bulunan patlayıcı madde yüklü paketler, dünyanın gözünü yeniden Arap Yarımadası'nın bu gizemli ülkesine çevirdi. Zor oyunu bozar ya! Yemen'e tam da bu sıkıntılı günlerde gittim. Batılı birçok havayolu şirketi güvenlik gerekçesiyle Yemen'e uçuşlarını iptal etmişti. THY'nin bu kervana katılmaması sevindiriciydi. Beş saat süren keyifli bir yolculuktan sonra başkent Sana'ya indik. Batı basınında çıkan haberlerin Yemen'i gerdiği belli oluyordu. Başta havaalanı olmak üzere kentin her yerinde yoğun güvenlik önlemleri dikkat çekiyordu. Caddelerde arabalar durduruluyor, ağır silahlı askerler kontroller yapıyorlardı. Aynı önlemleri, kalacağım otelin kapısında görmek şaşırtmadı beni. Şaşırtıcı olan ise camilere bile x-ray cihazından geçilerek girilmesiydi. Kentin en büyük camisine girerken sırt çantamı didik didik aradılar. Sana'nın en işlek caddelerini Kıvanç Tatlıtuğ'un posterleri süslüyor. Arap ülkelerinde Türk dizilerine karşı müthiş bir ilgi var. Dizi kahramanları da bu ülkelerde Hollywood yıldızlarından daha çok tanınıyor. Sana'nın dar sokaklarında dolaşırken gençlerin ilk sorusu "Türk müsünüz?" oluyor. Türk olduğumuzu öğrendiklerinde kendilerini Memati, Zaza, Abdülhey ya da Polat Alemdar olarak tanıtıyorlar!
atv'nin sevilen dizisi
Kurtlar Vadisi, Yemen'de fena halde hit olmuş! Yemenli gençler, dizinin repliklerini ezberlemişler, hatta
Kurtlar Vadisi'ni izleye izleye Türkçeyi öğrenenler bile var. Yemenlilerin Türkiye sevgisi bu kadar değil. Bab-ı Yemen'den (Yemen kapısı) tarihi kentin sokaklarına doğru ilerliyoruz. Konuştuğumuz gençlerin çoğu dizi yıldızlarına hayran. Biraz daha yaşını başını almış Yemenliler de hâlâ Sultan Abdülhamit'e rahmet okuyor. İkinci Abdülhamit, Yemen'de derin izler bırakmış. Kentin altyapısı onun döneminde yapılmış. Kente su getirmiş. Köprüler inşa ettirmiş. Sana'nın tam göbeğindeki tarihi kışla binası da onun eseri. Ülkeye bu kadar eser bırakan Osmanlı padişahları hâlâ Yemen'de saygıyla anılıyor. Mavi gökyüzünün ve insanın kemiklerini ısıtan güneşin bu kadar yakıştığı başka bir kent var mı, bilmiyorum. Ama tarihi Yemen evleri, ikindi güneşinin altında altın sarısı bir renge bürünüyor. Tarihi ev diyorum, ama apartman desem daha iyi olacak. Çünkü evlerin en kısası dört-beş kat. Yüzyıllar öncesinde büyük bir sabırla ve çok farklı bir mimari tarzla yapılmışlar. Sana'nın sokakları, kıvrım kıvrım. Şimdi butik otel olarak hizmet veren 12 katlı bir Sana evinin terasından kentin seyrine doyum olmuyor.
GAT VARSA, DERT YOK!
Dar sokakları ve taş evleriyle Mardin'e ne kadar çok benziyor Sana. Ama daha düz ve geniş bir alana kurulmuş. Baharat kokulu dar sokaklarda gezerken kendinizi biraz Mardin'de, biraz Gaziantep'te, biraz da İstanbul'da Kapalıçarşı'da gibi hissediyorsunuz. Öğlen sıcağı bastırınca çarşıda, pazarda tatlı bir telaş başlıyor. Herkesin derdi, bir an önce bir torba gat satın alıp, bir gölgeye oturmak ve saatlerce gat çiğnemek. Gat, Etiyopya'dan Yemen'e sıçrayan bir bitki. Yemen'e gidene kadar ot olduğunu sanıyordum, ancak gat ot değil. Bodur bir ağacın yaprakları gat. Yemenlilerde öylesine yer etmiş ki, sokak aralarında, han girişlerinde toplu halde oturup gat çiğniyorlar. Gat, hem uyarıcı hem de sakinleştirici etkisi olan bir ot. Başka ülkelerde uyuşturucu muamelesi görüyor, ancak Yemenlilerin en büyük zevki gat çiğnemek. Bir avuç yeşil yaprağı ağızlarına atıp, yanaklarında saatlerce çiğniyorlar. Slogan da şu: "Biraz gat'ın varsa, hiçbir sorun yok!"
İSTANBUL'UN KARDEŞLERİ
Türkiye ile Yemen arasındaki ilişkiler, son yıllarda oldukça canlanmış. Yemen'de üç tane Türk okulu var. THY, haftada dört gün başkent Sana'ya uçuyor. Yemen'le Türkiye arasındaki dostluğu pekiştirecek bir adım da İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı tarafından atıldı. Daha önce Kentim İstanbul projesine imza atan GENAR, İstanbul'un kardeş şehirlerini bir belgeselde topluyor. İstanbul'un kardeş şehirleri arasında Kahire, Şam, Üsküp, Prizren gibi kadim kentlerin yanı sıra Sana da var.
