İstanbul artık bir dünya metropolü. Bundan kimsenin şüphesi yok. Dünyaca ünlü tüm markalar Türkiye pazarındaki yerini aldı. Moda sektöründen popüler restoranlara birçok alanda Londra, New York gibi şehirlerle yarışır hale geldi. Gastronomi konusunda önemli adımlar attığımız bir gerçek. Eskiden bilmediğimiz ve sevmediğimiz mutfakların yemekleri artık neredeyse evlerde pişiriliyor. İspanyol, Moğol, Hint... Tüm mutfakları tanıdık, hatta 'tüketme' işini biraz abarttık. Ama deniz ürünleri konusunda hep kendi denizlerimize sadık kaldık. Sonunda bu tabu da yıkılıyor. Tarihi kitaplar açıklıyor: Osmanlı döneminde padişahlar iftarda ıstakoz yermiş. Ama günümüzde ıstakoz denilince akla hemen 'el yakan fiyatlı kolesterol bombası' geliyor. Bulması zor, pişirmesi zahmetli fakat çok da lezzetli... Ama artık İstanbul kabuklu deniz ürünleri bakımından da zenginleşiyor. Ardı ardına açılan ıstakoz ve king crab (kral yengeç) restoranları var... İstanbul'da ıstakozun yeni adresi: Akaretler'deki W Hotel'in içinde açılan Frederic's Lobster&Steak House. İşletme Emre Ergani'ye, mutfaksa Tolga Atalay'a emanet. Henüz sadece soft opening yapıldı, yani resmi açılış yapılmadı ama mekân yine de doluyor. Şef Tolga Atalay Türkiye'de yılda 50 ton ıstakoz tüketildiğini söylüyor. Kısacası lüfer, mezgit, hamsiyle yarışamasa da kabuklular da artık sofralarımıza giriyor. Frederics'te Boston Maine ıstakozu servis ediliyor. Mönüdeki fiyatı 220 TL. Tabii bu kilosu için biçilen fiyat. İki kişi için bir kiloluk ıstakoz yeterli oluyor. Ayrıca 650 gramın altındaki ıstakozların eti süngersi oluyor. Tüm dünyadaki ıstakoz restoranlarında yeni trend, ıstakozu iyi bir biftekle aynı tabakta sunmak. Bu tabağın global adı da 'Surf N Turf.' Frederic's'te bu tabağı da 140 TL'ye yemek mümkün. Ayrıca daha önce hiç ıstakoz yemeyenler için de ıstakozlu makarna ve Fransızların ünlü bisque çorbası da var. Mekânda ıstakozu kendi ayıklayıp yemek isteyenler için önlük ve makaslar veriliyor. "Yok, ben kırıp kesemem," diyorsanız da ayıklanıp geliyor.
Istakoz hakkında...
Dünyanın en iyi ıstakozu Boston Maine ıstakozu. Etinin lezzetli olabilmesi için yetiştiği yerin taş-yosun ve tuz oranı çok önemli.
Akdeniz ve Ege'de yetişen ıstakozlara 'böcek' deniyor. Sıcak suda yetiştiği için eti köpüksü oluyor ve yeterince kaliteli kabul edilmiyor.
Böcek, ıstakoza benzese de iri, pençesiz ve uzun antenli oluyor. Çeşme'deki Langusta ıstakoz değil 'böcek' restoranına bir örnek...
Dünyada en çok deniz ürünü tüketen ülke Japonya. Hemen yanı başındaki Vietnam'da 5 dolara ıstakoz bulmak mümkün ama Japonya da ıstakozu Amerika'dan alıyor.
Dünyanın en pahalı ıstakozu beyaz ıstakoz ve 100 milyonda bir çıkıyor.
Istakoz canlı olarak pişiriliyor. Ya ortadan ikiye bölünerek kaynar suya atılıyor ya da büzüşmemesi için metal bir sopaya bağlanarak. Pişirilirken çıkan ses çığlık değil. Zaten ıstakozun diğer kabuklu deniz hayvanları gibi ses telleri yok. O duyduğunuz ses sıcak sudan ötürü çatlayan kabuklarından geliyor.