"Aşk-ı Hayyam, Ömer Hayyam ile ilgili Türkiye'deki ilk, dünyadaki üçüncü roman," diyor yazar İrfan Gürkan Çelebi. Hayyam'ı sadece rubaileriyle tanıdığımızı belirten Çelebi kitabında, Hayyam'ın bilmediğimiz taraflarını da anlatmış.
- Aşk-ı Hayyam'ı yazmaya nasıl karar verdiniz?
- Ömer Hayyam önemli bir kişilik. Ama biz onu sadece rubaileriyle biliyoruz. Halbuki dönemin matematik dahisi... Astrolojide üstün yeteneklere sahip... Hem Ömer Hayyam olduğu için hem de Büyük Selçuklu Devleti bilinmediği için bu kitabı yazmaya karar verdim. İçinde savaşlar, entrikalar, Büyük Selçuklu Devleti'nin o dönemdeki yaşayışı ve de aşk var. Romanın bir özelliği de Türkiye'deki Ömer Hayyam ile ilgili ilk, dünyada da bildiğim kadarıyla üçüncü roman olması... Yazarlar, Ömer Hayyam'ın dönemi çok karanlık olduğu için o işe girmek istememiş. Ben de bu kitabı yazmak için uzun araştırmalar yaptım. Yıllardan beri Ömer Hayyam ile ilgiliyim. 10 yıldır kafamda dolaşan bir şeydi. İki-üç sene önce yazmaya karar verdim. 5 bin sayfadan fazla bilgi okudum. Ömer Hayyam'ı bilen, Türkiye'deki bilim adamlarıyla görüştüm. Onların bize gösterdiği yolu ve yöntemi dikkate aldım. Ama bu bilimsel bir eser değil, bir aşk romanı...
- Kitapta neler var?
- Okuyucular, Ömer Hayyam'ın 40'tan fazla rubaisini görme imkanı bulacak. Şehvetle aşkın birbirine karıştırıldığı günümüzde, aslında bizim bildiğimizin aşk olmadığını görecekler. Bu kitapla hem Ömer Hayyam'ı anlamaya çalışacaklar hem de gerçekten bilmediğimiz Büyük Selçuklu Devleti'ni görmüş olacaklar. Ayrıca dünyanın en büyük entrikacısı Terken Hatun ile karşılaşacaklar. Şimdi herkes Hürrem'i konuşuyor. Oysa ki Melikşah'ın karısı Terken Hatun, Hürrem Sultan'a pabucunu ters giydirebilecek biri. Ondan kat kat daha üstün entrika yeteneğine sahip. Saraydaki bütün işleri yönetmeye çalışan ve hakimiyeti kurmak adına iç savaşa sebep olan ilginç biri. Bunların yanında bir de kahramanımız var, Kumru. Şair bir cariye. Ömer Hayyam saraya girdikten sonra Kumru'yu bir gün Melikşah'ın karşısında şiir okurken görüyor ve âşık oluyor. Ama vezir Nizamülmülk de Kumru'ya âşık. 'Bunların arasında aşk nasıl yaşandı?' sorusunun cevabı kitapta yer alıyor.
İNSANLAR AŞKI ANLAMIYOR
- Daha önce de aşk konulu kitaplar yazmış biri olarak, o dönemde yaşanan aşkı nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Ömer Hayyam'ın aşka bakışı çok etkileyici. Dünyanın en güçlü adamlarından birinin istediği bir şey var; Kumru... Hayyam'a 'Onu bırakırsan, sana dünyanın bütün kapılarını açarım,' diyor. Ömer Hayyam bütün bunları reddediyor. Bu aşkın samimiyeti beni çok etkiledi. Bugün durum çok farklı. İnsanları aşk konusunda bugünkü noktaya getiren egolarıdır. İnsanlar aşkın, sevginin ne demek olduğunu anlayamadıkları için müthiş bir egoizm içinde hayatlarını mahvediyor.
- Sizi aşkı araştırmaya iten nedir?
- Aşk, hayatın başlangıcı. İnsanın mutlu olabilmesi, içinin huzurla dolabilmesi için içinde aşk denilen şeyin filizlenmesi gerekiyor. Aşk insanın insan olabilmesi için, içinde hissetmesi gereken bir duygu.
- Bu kitaptan bir dizi ya da film çıkar mı?
- Kitap, tam bir dizi kitabı aslında...
Muhteşem Yüzyıl'ı Hürrem'in entrikaları için izliyoruz. Kitapta da çok güçlü bir imparatorluk var, Büyük Selçuklu Devleti. Büyük bir padişah var, Melikşah. Bunlar dizi için bulunmaz malzemeler.
Kurtlar Vadisi'nde izlediğimiz karakterler, bu kitaptaki karakterlerden biri olan Hasan Sabbah ile karşılaştırıldığında çocuk oyuncağı gibi kalır. Çünkü o, sarayın içinde padişahı öldürebilecek kadar güçlü... Sahte cennet yaratarak müritlerini uyuşturmuş ve bütün emirlerini robot gibi yerine getirecek kadar kıvamlaştırmış bir adam. O yüzden
Aşk-ı Hayyam iyi bir sinema filmi de olabilir.
- Kitabı senaryolaştırmayı düşünüyor musunuz?
- Tiyatro ve senaryo eğitimi aldım. Eğer ilgilenirlerse, kitabı senaryolaştırmayı çok isterim.