Sağ olun, var olun sevgili okur. İlk günlerinden beri ikizlerimin büyümesini benimle birlikte izlediniz. Şimdi 10 ayı geçtiler. Ve geçen hafta ilk adımlarını attı ikisi de. Olay şöyle gerçekleşti: Mehmet garibim, uzun zaman emekleyemediği için kısa sürede ayağa kalkma ihtiyacı duydu ve Deniz emeklediği süre boyunca o da sıraladı, tarafımızdan tay tay yürütüldü. Sonunda da kendi başına dört adım atarak yürüme faslını başlattı. Biz Mehmet'in attığı adımları büyük bir sevinç gösterisiyle karşılayınca da Deniz Hanım'ın kıskanç ruhu kabardı, çığlıklar atarak yerinden fırlayıp beş adım attı. Bu vesileyle oturup şöyle bir düşündüm bu geçen 10 ayı. Neydik, ne olduk gördüm, sizinle de paylaşayım dedim. Bir kere ilk üç ay loğusa sendromu, kolik olan Deniz'in ağlama krizleri, günde 80 kere alt değiştirme gibi sevimsiz olaylarla geçti. Sonra sebepsiz ağlamalar azalmaya ve yerini gülücükler almaya başladı. Ben de yavaş yavaş anne olmanın ne demek olduğunu anlamaya başladım. Yoğun sıkıntı ve endişe hali yerini yoğun bir aşka bıraktı. Evet yorgunluk azalmadı, hatta belki arttı ama şimdi o kadar eğleniyoruz ki birlikte, o yorgunluğa seve seve katlanılıyor. Sonra etki-tepki dönemi başladı, gülücükler kıkırdamaya dönüştü. Derken oyuncaklara uzanmaya, sonra onları tutmaya, sallamaya ve ardından da desteksiz oturmaya başladılar. Çocuk doktorumuz zamanında "Kızlar daha hızlı gelişir," demişti. Biz bunu her olayda bire bir gördük. Her şeyi önce Deniz yaptı, Mehmet arkadan geldi. Tabii Mehmet'in yapıp Deniz'in yapamadığını şeyler de var. Mesela şimdi Mehmet kendisine atılan topu tutup "Attıııı," diyerek atıyor. Ayrıca dil gelişimi de daha iyi. İlk "ba ba" sesini Deniz çıkarmış olabilir ama Mehmet şu an "Anne, haydi," gibi daha komplike sayılabilecek kelimeleri söyleyebiliyor.
FARKLI KARAKTERLER
Zaten ayrı yumurta ikizleri, ama ne kadar farklı karakterleri olduğunu görseniz şaşarsınız. İlgi alanları, eğlendikleri şeyler, yedikleri, içtikleri... Hepsi birbirinden farklı. Oğlan hâlâ taneli yiyecekler konusunda zorlanıyor örneğin. Her şeyi püre olarak istiyor. Kızsa bizimle sofrada otursun, babasının elinden peynir, ekmek, köfte, makarna yesin, bayılıyor. Oğlan oyuncaklarla oynamayı daha çok seviyor. Kız sosyal kelebek, insanlarla daha çok haşır neşir. Benim eteğimden ayrılmaz, benim kucağımdayken babası tarafından sevilsin ister. Oğlansa sıkıntıya gelemez, fazla sevilince kaçar. İkisinin aynı anda yaptıkları şey ise dans etmek oldu. Dans etmekten kastım henüz sallanmak tabii. Geçen bir şarkı mırıldanıyorum, bir baktım ikisi de aynı anda sallanmaya başladı. O gün bugün kapı gıcırtısına oynamaya başlıyorlar. Bu konuda babalarına çekmedikleri kesin. Kime çekmişler hiç anlamadım ki!