Türkiye'nin en iyi haber sitesi
İLKNUR K. AKMAN

Yaşasın normal doğum!

Çok sevdiğim bir arkadaşım 39 yaşında hamile kalınca, doğumla ilgili epey bir telaşa kapılmıştı. Buradaki kimi doktorlara göre ilk doğum için yaşı ileriydi ve normal doğum yaparak bir maceraya atılmasının âlemi yoktu. Üstelik kilosu da vardı (topu topu 15 kilo almıştı), en iyisi sezaryen doğum yapmaktı. Her konuda hayli araştırmacı ve titiz davranan arkadaşım daha önce de İngiltere'de birkaç doktorla görüşmüştü. Kocası İngilizdi ve aslında doğumun orada gerçekleşmesini istiyordu. Ancak İngiliz doktorlar, bizimkilerin aksine, ne yaşının ne de kilosunun normal doğuma engel taşıdığını söylemişti. Hatta "Son ana kadar bir problem çıkmadıkça burada biz size normal doğum yaptırırız, kusura bakmayın," demişlerdi. Arkadaşımın kafası karışmış ve "Bu İngilizler gözümün yaşına bakmaz, bana öyle ya da böyle normal doğum yaptırır. Ben iyisi mi kendi memleketimde doğurayım," demişti. Sonunda her şey normal gitmesine rağmen, hem korktuğu hem de söylenenlerden etkilendiği için sezaryen doğum yaptı. Sonrasında da sırf sezaryenden kaynaklanan komplikasyonlar yüzünden öyle bir sıkıntılı dönem geçirdi ki sormayın...

AVRUPA'DA SEZARYEN ÇOK AZ
Geçtiğimiz hafta Sağlık Bakanlığı'nın çok sayıda sezaryen yapan sağlık kuruluşlarını takibe alacağını duyunca, sevinmedim desem yalan olur. Aklıma hemen arkadaşımın yaşadıkları geldi. Üstelik sadece İngiltere'de değil, Avrupa'nın diğer ülkeleri ve Amerika'da da sezaryen doğum hiç önerilen bir yöntem değil. Kaldı ki zaten her şey normal seyrinde gidiyorsa, sırf siz öyle istiyorsunuz diye, kimseyi sezaryene almıyorlar. Dikkatinizi çekerim Avrupa ve Amerika'daki normal doğumsezaryen oranları Türkiye ile ters yönde. Örneğin Amerika'da sezaryen doğum oranı maksimum yüzde 10-15'ken, Türkiye'de ise yaklaşık yüzde 80. Ne kadar çarpıcı bir fark, öyle değil mi? Oysa normal doğum ne kadar daha sağlıklı, doğal ve hayatı kolaylaştıran bir yöntem. İşte Amerikan dergisi The Proceedings of the National Academy of Sciences'ta yayımlanan bir araştırma sonucu: Normal yöntemle doğan çocuklarda, annelerinin doğum kanalındakine benzer bakteriler bulunduğu gözlenmiş. Sezaryen yöntemiyle doğan bebekler ise doğum kanalından geçen bebeklerin aldığı yararlı bakterilerden mahrum kalıyormuş. Bu bebekler, annelerinden daha az 'doğal bağışıklık' kazanmış oldukları için de astım gibi alerjik hastalıklara daha fazla yakalanıyormuş. Buyurun, size sezaryeni bir kere daha düşünmeniz için güzel bir örnek. Ancak Türkiye'de nedense kadınlar hep sezaryene özendiriliyor. Sebebi gayet açık aslında; fiyatı normal doğumdan daha yüksek, hastanede kalma süresi daha uzun (bu da faturaya artı yansıyor) ve aynı zamanda doktorların zamanından çalınmıyor... Gecenin bir yarısı "Yetiş doktor sancılarım başladı," diye kimse aramıyor sizi. Her şey gayet medeni, gayet rahat, oh ne güzel! Benim asıl kızdığım ise kimi doktorların normal doğumu dünyanın en zor ve korkunç olayı gibi gösterip anne adaylarını normal doğumdan soğutmaları. Sancı çekmesine sancı çekiyorsunuz elbette ama sonrası inanın çok rahat! Bebeğinizi rahatça emziriyor, istediğiniz gibi hareket edebiliyor ve ağrı kesicilerle yaşamıyorsunuz. Ayrıca "Normal doğum yaparsan cinsel hayatın eskisi gibi olmaz, vajinan genişler," gibi sözlere de kanmayın çünkü palavra!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA