Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞENGÜL BALIKSIRTI

Hepimiz sadeligi arıyoruz

Hızlandırılmış bir Paris turuna var mısınız?
Yola çıkıs nedenimiz Eczacıbası'nın en önemli markalarından VitrA'nın üç yıldır birlikte çalıstıgı Fransız tasarımcı
Christophe Pillet ile bulusmak ve onun tasarladıgı
Memoria adlı yeni koleksiyon için verilen davete katılmak...
Eczacıbası'nın yöneticileri, mimarlar, gazeteciler ve tasarımcılarla birlikte Paris'e uçuyoruz.
Paris, bir ay önce bıraktıgımdan daha farklı ve nedense daha sevimli. (Bir önceki seyahatteki hırsızlık olayının etkisi olsa gerek.) Indirimler baslamıs, her yer çok canlı, hava güzel. Bu arada sehirde mutlaka görülmesi gereken bir de Cartier sergisi var ki, zamanı çok ama çok iyi kullanmak gerek.
Önce Christophe Pillet ile baslayalım... Çok yönlü bir tasarımcı. Mimarlık, ürün, mobilya, iç mekan ve sahne tasarımı, sanat yönetmenligi gibi bir çok alanda çalısıyor.
Isbirligi içinde oldugu marka yelpazesi çok genis.
Ofisindeki bulusmamızda söze "Bugün size annemin bir nezaket kuralı olarak söyledigi 'kendinizi anlatmayın' tavsiyesinin dısına çıkıyorum ve kendimden söz edecegim" diyerek baslıyor. Haklı çünkü tasarımlarındaki yalınlıgı anlayabilmek için Pillet'yi anlamak gerek.
Ve anlatıyor. Basit seyler tasarlamayı sevdigini, basitligin bir tür alçakgönüllülük oldugunu söylüyor.
Ve o konusurken hepimizin hayatındaki bir gerçekle yüzlesiyoruz.
20. yüzyılda bir insan bütün hayatı boyunca en fazla 700 ürün kullanırken, günümüzde bu sayı
27 bine çıkmıs.
Sizce de fazla degil mi? Fazla kafa karıstırıcı, fazla komplike...
Bu nedenle insan hayatına dokunan, fonksiyonel ama basit seyler tasarlamaktan söz ediyor.
Marais bölgesinde yer alan Hotel de Brossier'nin otantik atmosferinde verilen davet alanının tam ortasında sergilenen Memoria serisini görünce Pillet'nin ne demek istedigini daha iyi anlıyoruz.
Tasarım ne lüks ne de gereksiz bir detay. Bunu Paris'te daha iyi anlıyorsunuz.
Bu arada Eczacıbası Yapı
Ürünleri Grubu'nun dört ülkede 15 tesiste üretim yaptıgını ögreniyorum.
Ve cirosunun yüzde 65'ini de 75 ülkeye yaptıgı dıs satımdan elde ettigini.
Ve iki güzel haber daha... VitrA bu yıl Istanbul Tasarım Bienali ile Venedik Mimarlık Bienali'ndeki Türkiye Pavyonu'nun destekçileri arasında yer alacak.

Müthiş bir sergi

Ve Cartier sergisi... Grand Palais'de, tasarlandıgı dönemlerin stillerini yansıtan 600 parçalık "Cartier, Stil and History" sergisi var...
Sergide yer alan parçaların çogu Cartier koleksiyonuna ait olmakla birlikte baska galerilerden ve özel koleksiyonlardan da parçalar bir araya gelmis.
Sergide kraliyet törenleri için hazırlanan mücevherlerden, modern hayatın mücevher kutularına; kol saatlerinden essiz taçlara kadar olaganüstü parçalar var. (Monaco Prensligi koleksiyonuna ait, Prenses Grace'in zerafetini yansıtan parçalardan ayrılamadım.) Her bir eserin önünde dakikalarca duruyor, zamanın izlerinin pesinden gidiyor ve müthis etkileniyorsunuz.
Hepsini burada anlatmam mümkün degil. Ama çıkısta sergiyle ilgili ürünlerin satıldıgı bölüme girdim ve tasarımla ilgili, Cartier ile ilgili, Paris ve fotograçılıkla ilgili alabildigim bütün kitapları aldım. Paris böyle bir yer iste. Insanı hayallerinin pesine takıyor.
Ve ardından bir durak daha...
Ünlü tasarımcımız Arzu Kaprol'un sehrin en önemli caddelerinden Saint Honore'deki show room'undayız.
2014-2015 kıs koleksiyonunun bütün parçaları hazır. Subat ayında Paris'teki defileyle tanıtılacak.
Ünlü tasarımcının elinden Türk kahvelerimizi içtikten sonra dönüs yolundayız. Sıkıstırılmıs Paris turu, ruha çok iyi geldi, hayalleri ayaga kaldırdı. Paris'i iste bunun için çok seviyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA