Türkiye'nin en iyi haber sitesi
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ

Konuşma gecikirse tedavisini geciktirmeyin

Çocuktan çocuğa değişmekle birlikte, ilk sözcüklerin söylenmesi ve konuşmanın tamamlanması 2-2,5 yaşlarında olur ve 3 yaşındaki çocuk iki-üç sözcüklü cümleler kurabilir. Bu gelişim içinde ilk sorunlardan biri konuşmanın gecikmesidir. Bu durumda düşünülmesi gereken bazı şeyler vardır. Öncelikle çocuğun duymasına ilişkin bir sorun olup olmadığı araştırılmalıdır. Duyma sorunu olan çocuklar sözcükleri söyleyemezler. Konuşması geciken bir çocuğun duyma sorunu yoksa başka nedenleri araştırmak gerekir. Konuşmanın gecikmesinin nedenlerinden biri de çocuğun zekâ gelişimindeki geriliktir. Çoğu zaman zeka sorunu konuşmanın gecikmesiyle saptanır. Konuşma gecikmesine genellikle diğer alanlardaki gelişimsel gecikmeler de eşlik eder.

KEKEMELİK DÜZELİR
Yaygın gelişimsel bozukluklarda da konuşma gecikmesi sık görülen bir bulgudur. Otizm gibi hastalıklarda konuşma olmaması ya da konuşmanın normal olmaması (başkaları tarafından anlaşılmayan kelimeler kullanma gibi) belirtilerden biridir. Evde çocukla az konuşulması, ilgilenilmemesi ve uyaran eksikliği nedeniyle konuşma gecikebilir. Çocukların zamanının önemli kısmını TV başında geçirmesi de konuşmayı geciktirmektedir. Ailelerin çocuğun devamlı TV izlemesinin konuşmayı kolaylaştıracağı inancı yanlıştır. Çevreden erkek çocukların geç konuşacağı, ailede geç konuşanlar olması nedeniyle bunun sorun olmadığı yönündeki inanış ve telkinleri sorunun saptanamaması ve çözümün gecikmesiyle sonuçlanabileceği unutulmamalıdır. Konuşma gecikmesi kesinlikle bir çocuk ruh sağlığı uzmanına danışılması gereken bir durumdur.
Konuşmanın akıcılığının ya da ritminin bozuk olmasıyla oluşan konuşma bozukluğuna kekemelik denir. Kekemelik, seslerin ve hecelerin yinelenmesi, sesleri uzatma, sözcükleri parçalama, konuşma sırasında duraklama ya da patlamalar şeklinde olabilir. Stresli ortamlarda kekemelik artar. Çoğu kez sözcüklerin söylenmesindeki zorluklar nedeniyle kekemeliğe, çeşitli yüz ifadeleri, tekrarlayan beden hareketleri (ayağı yere vurma, kolunu sallama vb.) eşlik edebilir. Kekemeliğin oluş nedeni tam olarak bilinmemektedir. Genellikle ani korkuların neden olduğu düşünülmekle birlikte, korku ve korkutmalar, yatkınlığı olan çocuklarda neden olmaktan çok, tetiği çekici mekanizmalardır. Dil kısalığı gibi biyolojik ya da nörolojik etkenler saptanmamıştır. Konuşmanın yeni kazanılmaya başladığı 2-5 yaşları arasında kekemelik ve akışta bozukluk ortaya çıkabilir. Bu dönemdeki kekemeliğe fizyolojik kekemelik denir. Kekemeliklerin yaklaşık yüzde 80'i düzelir ve bunların yüzde 60'ı kendiliğinden geçer. Düzelme genellikle 16 yaş öncesi olur ve kızlarda daha hızlı ve sık düzelme görülür. Tedavide davranışların düzenlenmesi, gevşeme ve nefes alma teknikleri sık kullanılır. Aşırı kaygı durumlarında kekemeliğin artması nedeniyle, kaygı giderici ilaçlar kullanılabilir. Ailenin, çevrenin tutumu tedavi ve çocuğun sosyal yaşamı için önemlidir. Bu nedenle aile ve çocuğa yapılacak psikoterapi önem kazanır. Dalga geçilmesi, aşağılanma, dinlenmeme, konuşmanın kesilmesi gibi benlik duygusunu azaltacak, çocuğun yetersizlik duygusunu artıracak davranışlardan kaçınılmalıdır. Ailenin çocuğun sözünü kesmeden, tamamlamadan sabırla beklemesi, kendi endişesini yansıtmaması, uyarmaması önemlidir. Tedavinin amacı sadece kekemeliği geçirmek değil, çocuğun olumlu yönlerini saptayıp destekleyerek kekemeliğe önem vermemesini sağlamak da olmalıdır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA