Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEDA DİKER

Yeni nesil intikamını alacaktır!

Geçtiğimiz hafta sonu eşimle birlikte sahilde yürüyüş yaptık. Hava muhteşemdi ve yürüyüş yolu oldukça kalabalıktı. Sadece koşu yapanlar değil, bisiklete binenler de birbirlerine çarpma riski taşıyarak spor yapmaya çalışıyordu. Mutlu ve huzurlu olmamak için hiçbir sebep yoktu. Oysa insanların yüzlerinde her çeşit sıkıntı ifadesini okuyabiliyordum. Hayatından memnun olmayanlar, üzüntülü olanlar ya da öfkeliler... Güzelim güneşin ışığını, denizin dingin mavisini fark edemiyorlardı. Birdenbire arkamızda hareketlenme oldu. Biri bağırıyordu. "Hooopp!" Elimizde olmadan dönüp baktık. Bir bisikletin üzerinde koskoca kerli ferli bir adam duruyordu. Normalde başka şartlarda görsem, bende saygı uyandıracak biriydi. Kaşlarını çatmış, karşısında kendi bisikletiyle duran çocuğa dik dik bakıyordu. "Böyle mi dönülür? Az kalsın çarpacaktık. Gerizekalı!" Küçük çocuk insanların ortasında öylece kalakalmıştı. Bütün hevesi, neşesi sönmüş gibiydi. Kerli ferli adamsa bisikletine binerek yoluna devam etti. Biz yetişkinler, anne ve babalarımızdan çok fazla eleştiri mi aldık acaba? Neden küçük bir çocuğa gerizekalı diye bağırır koskoca adam? Kendi haklılığını uluorta gösterebilmek için. Oysa ne kaybederiz ki birazcık hatalı olsak? Özür dilesek ya da yapıcı şeyler söyleyebilsek? "Yavrum dikkat et, çarpışsaydık canın acıyabilirdi, bir dahaki sefere dönerken daha dikkatli ol, etrafını kontrol et," diyebilsek... Neyi eksilirdi bu koskoca adamın? Çünkü o nesil, kendi anne ve babasından eğitimi öyle gördü. Ona da bir şeyi başaramadığında "Gerizekalı!" dendi belki de. Yapamadıkları için muhtemelen acımasızca eleştirildi. Öyle ki, hâlâ yetişkin bir erkek olduğunda bile, haksız çıkmaya tahammülü yok.

HATAYI YÜZE VURMAK NİYE?
Biz Türkler, çocuk yetiştirirken acımasızca onun hatalarını yüzüne vurmanın eğitim vermek olduğunu zannediyoruz. Ona neyi yapamadığını söyleyince hatasını düzeltir sanıyoruz. Oysa öyle olmuyor. Çocuğumuz eleştiriyi alıp değersizlik duygusu olarak bilinçaltına yerleştiriyor. Bir yetişkin olduğunda ise aynı acımasızlığı başkalarının üzerine yöneltiyor. Biz bunu hep birlikte toplumca yapıyoruz. Canımız mı sıkkın? Öfkeli miyiz? Hemen bir günah keçisi ya da başka bir hedef bulup, ona kendisini kötü hissettirecek şeyler söylüyoruz. Böylelikle duygu üçgenleri oluşuyor. Negatif duygular, çoğalarak büyüyor. Duygular bulaşıcıdır. Toplumca patlama noktasına gelebiliyoruz bazen. Peki bizler ne zaman anne ve babalarımızın bize yaptığı hataları yapmaktan vazgeçeceğiz? Çocuklarımızı ezmekten artık vazgeçelim. Yeni nesil bunun intikamını alacak elbet.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA