''FİLİSTİN'İN BM GÜVENLİK KONSEYİ'NDE 9 OYA İHTİYACI VAR"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Filistin'in BM'ye tam üye olmasına ilişkin olarak beklenen başvurusuyla ilgili olarak, ''Filistin'in BM Güvenlik Konseyi'nde 9 oya ihtiyacı var. Eğer Filistin BM Güvenlik Konseyi'nden 9 oyu Filistin müracaatı istikametinde alabilirse bu tabii onlar için güzel bir gelişme olacak. Aksi bir durum olursa o zaman tabii Genel Kurula müracaatı söz konusu olacak ki, o da tabii Vatikan gibi bir neticeyi getirebilir'' dedi.
Başbakan Erdoğan, ünlü gazeteci Charlie Rose'un televizyon programına katılarak, Rose'un Türkiye ve dünya gündemine ilişkin sorularını yanıtladı.
FİLİSTİN
Başbakan Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama ile yaptığı görüşmede, Filistin'in BM Güvenlik Konseyi'ne devlet olarak başvurması, ABD'nin de bunu veto etmesi durumunda bunun sonuçlarının neler olacağının konuşulup konuşulmadığının sorulması üzerine, Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi'nde şu an olarak bulunmadığını hatırlatarak şöyle dedi:
''(ABD'nin) BM Güvenlik Konseyi'nde ne gibi bir tavır takınacaklarını şu anda bilemiyoruz. Burada tabii Filistin'in BM Güvenlik Konseyi'nde 9 oya ihtiyacı var. Eğer Filistin BM Güvenlik Konseyi'nden 9 oyu Filistin müracaatı istikametinde alabilirse bu tabii onlar için güzel bir gelişme olacak. Aksi bir durum olursa o zaman tabii Genel Kurula müracaatı söz konusu olacak ki, o da tabii Vatikan gibi bir neticeyi getirebilir.''
Başkan Obama'yla görüşmesinde, ABD'nin, Filistin'in devlet olma yönündeki başvurusunu Güvenlik Konseyi'nde veto etmemesini isteyip bunu kendisine söyleyip söylemediğinin sorulması üzerine ise Erdoğan, ''Söylemem mi. Zaten kendileri de bizden daha farklı bir şey beklemediklerini ifade ettiler'' dedi.
ABD'nin vetosu durumunda bunun sonuçlarının neler olabileceğine ilişkin bir soru üzerine ise Erdoğan, ''Tabi şu anda o döneme yönelik herhangi bir şey söylemem yanlış olur. Benim temennim, beklentim daha doğrusu, Amerika Birleşik Devletleri kendi büyüklüğüne yakışır bir şekilde 1947'de BM'nin almış olduğu 181 sayılı karar istikametinde bu süreci yenilemesi, devam ettirmesidir'' dedi.
Filistin'in başvuru sürecinin uzun sürüp sürmeyeceğine ilişkin bir soru üzerine ise Erdoğan, sürecin en kısa zamanda bitmesini, Güvenlik Konseyi'nin kararını bir an önce vermesini dilediğini belirtti.
Erdoğan, Filistin'in BM'de tanınma girişimine paralel olarak Filistin ve İsrail arasında direkt görüşmelerin başlamasını bekleyip beklemediğinin sorulması üzerine ise, ''Şu anda zor ama şunu biliyorum. Filistin sorunu çözülmeden Ortadoğu'da barış söz konusu değildir. Filistin sorununun çözülmesi lazım. Filistin sorunu adeta bu işin anahtarıdır. Filistin sorununun çözümü bu işin anahtarıdır'' dedi.
İSRAİL'LE İLİŞKİLER
Başbakan Erdoğan, ''son dönemde özellikle Mavi Marmara saldırısının ardından kendisinin İsrail'e karşı bir söylem içinde olduğunu, bunun da Araplar arasındaki popülerliğini artırmaya yönelik'' olduğunu iddia edenlerin bulunduğunun hatırlatılması üzerine şunları kaydetti:
''Şimdi, Türkiye'nin bir defa şu anda bölgede ve dünyada üstlendiği göreve bakarsanız, bu NATO'daki işlevinden tutunuz da gerek OECD, gerek G-20, gerekse bölge barışına yönelik attığı birçok adımlar vardır. Aslında buradan Türkiye'ye yaklaşmak lazımdır. Şimdi İsrail'in Başbakanı Olmert'le bu kadar iyi münasebetler içerisinde olan bir Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan varken, ne oldu da şimdi bu noktaya gelindi, bu soruyu da sormak lazım. Demek ki bu yönetimde bir sıkıntı var. Önce bunu aşmak lazım ve Batı'nın mevcut İsrail yönetimine baskı yapması lazım, böyle şımarmaması lazım ve 'her yaptığım yanıma kar kalıyor' havasından İsrail'in çıkması lazım.''
''Türkiye şu anda 9 sene içerisinde bir defa ekonomik noktada çok ciddi sıçramalar yaptı. Ne ile ? Demokrasi ile yaptı. Ekonomiyi demokrasi ile at başı sürdüren bir Türkiye var ve ilerici demokrasiye adım atan bir Türkiye var. Türkiye komşularıyla bir defa düşmanlık denilen olayı kaldırmış bir ülke. Ama son dönemde biz, ne yazık ki İsrail'in bu yanlış adımları sebebiyle böyle bir sıkıntının içerisine girdik. Bu bizden kaynaklanmıyor, onlardan kaynaklanıyor.''
''Uluslararası sularda kimin haddine bir gemiye saldırmak? Böyle bir şey olabilir mi? İsrail bunu yaptı. Yoksa bizim aramızda herhangi birşey yoktu. Ticaret hacmi falan gayet yüksekti. İş bu noktaya onlar sayesinde geldi. Her türlü alanda siyasi, askeri, ticari ilişkilerimiz vardı, ekonomik ilişkilerimiz vardı. Turizm noktasında ciddi ilişkilerimiz vardı.''