İzmir İl Tütün Kontrol Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Oğuz Kılınç," Türkiye'de uyuşturucudan ölen insan sayısı 150 kişidir. Trafik kazasında ölenlerin sayısı 2012 yılında 10 bin kişidir. Sigaradan ise her yıl 110 bin kişi ölüyor. Sigara içmeseler bu insanlar ölmeyecek" dedi. Egeli Sabah'ın Sabah Kahvesi'ne konuk olan Prof. Kılınç, İzmir'de kişi başına sigara tüketiminin 1.4 adet azaldığını, küçük görünmesine rağmen bu rakamın önemli olduğunu söyledi.
Sigarayla savaş gerçekten zor olsa gerek...
Bizim dezavantajımız var. Sağlık Bakanlığı bu işin farkında ve elinden geleni yapıyor. Ama aynı zamanda ticari bir metadan bahsediyoruz. Türkiye'de yıllık 20 milyar dolar cirosu olan bir endüstriden bahsediyoruz. Dolayısıyla tütün endüstrisinin hükümetin ekonomi ayağında, ticaret ve tarım ayağında çok güçlü lobileri var. Aslında bu firmaların öyle sanıldığı gibi çok istihdamı yok. Mesela bir fabrika var, 70 kişi çalışıyor. Süper teknolojiler kullandıkları için, çok fazla insana ihtiyaç duymuyorlar. Diğer fabrikalarda da aynı şekilde... Fabrikadaki üretim hattında öyle çok fazla kişi çalışmıyor.
YÖNTEMLERİ ZEKİCE
Tire'den bir sigara fabrikasının gitmesi üzüntü ile karşılanmıştı...
Şöyle düşünün mesela, uyuşturucu ticareti yapan birisinin Tire'ye yerleşmesini Tireliler isterler mi? O da istihdam yaratacak. Kenevir ekecek, istihdam sağlayacak. Ticaret yapacak. Hatta çok para harcayacak, lüks arabalar kullanacak. Benzin istasyonları kazanacak! Bunun artık bu gözle görülmesi gerekiyor. Biz suçluyu sigara gibi gösteriyoruz. Bu gerçek suçlunun üstünü örtüyor. Gerçek suçlu aslında tütün endüstrisidir. Başbakan da bunu söylüyor. Tütün endüstrisi çok ciddi çalışmalar yapıyor. Çok ciddi stratejilerle çalışıyorlar. Çok zekice uygulamaları var. Sigarayı insanların bilinçaltına kazımak için çok önemli yöntemleri kullanıyorlar.
Nasıl yöntemler kullanıyorlar?
Mesela bunlardan biri ürün yerleştirme. Amerikan filmlerinde toplumdaki sigara içme sıklığını arttırmak için yapılmış projeler var. Şimdi Türkiye'de de gündemde. Kendi markalarının görünmesi için, bir çok filme sponsor oluyorlar. Yasak olmasına rağmen bunları yapıyorlar. Mad Men dizisi mesela. Türkiye'de bir kanalda yayınlanıyor. Bu tür çalışmaların bunun yönetmenlerinin, yazarlarının savunduğu veya yapmalarındaki neden de şudur; "Biz o dönemi yansıtıyoruz. O dönemde böyleydi. Onun için içiliyor." Şimdi mesela yeni bir sinema filmi vizyona girecek. Formula 1 pilotu Niki Laudo'nun hayatını anlatacaklar. Bu film süresince çok ciddi bir şekilde bir sigara markasının reklamı yapılacak. Sonra, "O dönemde böyle bir şey vardı" diyecekler. Bu yanlış ve yasak bir şey. Devletin buna ceza kesmesi gerekiyor. Çünkü açık yada gizli her türlü reklamı, markayı, alametini kullanmak Türkiye'de yasak. Tütün karşıtı örgütler bu filmle ilgili çok ciddi protesto eylemlerine hazırlanıyorlar. Bunun oynamaması gerekiyor. Ya da yaş sınırı olarak 18 değil, 21 yaş belirlenmeli. Ve bu yasağa da uyulmalı. Şimdi günümüzde hükümetin biraz algısı değişti ya, o nedenle bir sıkıntı olabilir. Ama bunu sağlık bağlamında tartışmak gerekiyor. Olayın bu boyutu da var. Biraz oraya girdiğinizde ekonomi cephesiyle, sağlık cephesi çarpışıyorlar. Sağlık Bakanlığı, bu işe sağlık kapsamında bakıyor. Doğru olan budur. Öbürleri de ticaret hukuku anlamında bakıyorlar. Ama bunun ticareti olmaz. Ttün mamülleri tıp bilimi açısından uyuşturucu kategorisinde kabul edilen bir madde ise ve nasıl ki eroinin, kokainin ticareti ve hukuku yoksa yani almak, satmak, götürmek, getirmek yasaksa tütün ve tütün mamülleri de öyledir. Gayriyasal bir statüdür. Aynı konu, bir farkı yok. Dünyada bunu yapan ülkeler var. Tütünsüz ülke hedefi koyup buna ilerleyen ülkeler var. Bunların başında mesela Avusturalya geliyor.
İzmir'deki sigarayı bırakma oranları ile ilgili bilgi verebilir misiniz?
Bizim yaptığımız çalışmalar var. Bırakma oranlarını net bilemiyoruz ama bırakma isteğini görebiliyoruz. Yasa uygulamaya geçmeden önce, "Bırakmayı düşünüyorum" deyip eyleme geçen oranı yüzde 34 iken, 2012'de bu oran yüzde 45'e çıkmış. İzmir özelinde ise kişi başına tüketim 1.4 sigara azalmış. Bu küçük gözükebilir ama önemli bir rakam. Sigarayı bırakma isteği artıyor ama bu savaşın kazanıldığı anlamına gelmiyor. Bunu da durdurmamak gerekiyor. Durduğunuz zaman savaşı kaybediyorsunuz. Bizim amacımız tütün ürünü kullanmayı denormalize etmek. Bu konuda en iyi örnek İrlanda. Çok katı uyguluyorlar. Yasası bizimle aynı güce sahip ama özel denetçileri var. Sırf bu işi yapıyorlar. Çok sıkı denetleniyor. İrlanda, barların çok sık olduğu bir yerdir. Bizim sarhoşlar onların yanında zemzemle yıkanmış gibi kalır. Öyle bir ülkede bu uygulanabiliyorsa bizim Türkiye'de daha iyi uygulanır. Ama Sağlık Bakanlığı'nın gösterdiği gayreti emniyet müdürlükleri, milli eğitim müdürlükleri gibi diğer görev tanımlanmış kurumların hakkıyla yerine getirmesi gerekiyor. Bu çok ciddi bir sorumluluk. Türkiye'nin en önemli sorunu uyuşturucu olarak bilinir. Türkiye'de uyuşturucudan ölen insan sayısı 150 kişidir. Trafik kazası yanılmıyorsam 2012 verisi, 10 bin kişidir. Sigaradan ise her yıl 110 bin kişi ölüyor. Sigara içmeseler bu insanlar ölmeyecek. Bu rakam her yıl artıyor. Dünyada bu rakam 6 milyon. 8 saniyede bir insan ölüyor. Türkiye'de 4-6 dakika içinde bir insan ölüyor. 22 yaşında kanser olmuş hastamız var. "Yaşım genç. 40'ı bulayım da sigarayı bırakırım" anlayışı da yanlış. Yani O, 40'a kadar ulaşamayabilir.
UZMANLIK GEREKTİRİR
Siz hiç sigara kullandınız mı?
Ortaokul çağlarında denedim. Tadını biliyorum ama ortaokul sonrası ağzıma hiç koymadım.
Tıp sektöründe çalışan özellikle doktorlar arasında da sigaranın çok yaygın olduğu belirtiliyor. Bunun için neler söylemek istersiniz?
Bu bir hastalık. Doktorlar nasıl şeker hastası, yüksek tansiyon hastası olabiliyorlarsa, sigara içme hastalığına da yakalanabilirler. Çok garip bir şey değil. Ama tedavisi olan bir hastalıktan bahsediyoruz. Tedavisinde de suistimaller var. Bilimselliği kanıtlanmamış yöntemler var mesela. Çok ciddi risk oluşturuyor. Elektronik sigara, mora terapi, akapuntur, hipnoz gibi bilimselliği kanıtlanmamış yöntemler uygulanabiliyor. Bizim ülkemizde herkes iki konu hakkında, çok rahat 10 dakika konuşabilir. Bir futbol, iki sigara... Ama tütün kontrolü bir bilim dalıdır. Bir uzmanlık alanıdır. Her hekim sigarayı bırakma konusunda uzman değildir.
KAMU SPOTLARI YANLIŞ
Sigara paketlerinin üzerlerindeki resim ve yazıların sigarayı bırakmada etkisi var mı?
Paketlerin üzerlerindeki resimlerle ilgili Hacettepe Üniversitesi bir çalışma yaptı. Gençlere yönelik etkiler incelendi. Hangi resmin, hangi mesajın ne kadar etkili olduğu incelendi. Bu resimlerin zaman zaman değişmesi gerekiyor. Çünkü sürekli olarak aynı resimleri görmek, kötü de olsalar insanda etkileme derecesi düşebiliyor. Normal kabul edilmemesi gerekiyor. Etkili olan mesajlar var, etkisizler de var. Etkinlik analizlerinin yapılması lazım. Mesela Mehmet Nuhoğlu vardı. Gırtlağında makine vardı. O benim hastamdı. Bu film çekildiği zaman etkili olup olmadığı analiz edildi.
Günümüzde sizce yanlış olan kamu spotları veya mesajlar var mı?
Sigara ile ilgili çok yanlış olan kamu spotları var. Adam çıkıyor, "Ben 40 sene içtim. Sonra torunum, 'dede niye içiyorsun' dedi. Kırdım paketi attım" diyor... Buradaki temel mesaj, bunu söylediği zaman 40 sene içilebilir demek oluyor. "Kır paketi at bırakırsın, bırakamıyorsan iradesizsin" deniliyor. Sigara bağımlısına en kötü kötülük budur içene. Adam, "Şekerimi irademle düşüremiyorum" diye depresyona giriyor mu? Ya da şekerini tedavi ettirmekten vazgeçiyor mu? Doktorun kapısına dayanıyor, "Verdin ilacı düşmüyor. Düşür bunu" diyor. Sigara hastası böyle değil. Sigarayı bırakmayı beceremedi mi, kendine dönüp suçluyor. Bir daha yanınıza gelmiyor. Doktor kızar diyor falan diye düşünüyor. Halbuki biz kızmıyoruz. Tedavi ilk aşamada olmayabilir ama bir şekilde sonuna kadar gidip tedavisini yaparız diyoruz. Ama yinede bir suçluluk duygusu içine giriyor. Sigara içen bizim düşmanımız değil. Biz kızmıyoruz onlara. İl Tütün Kontrol Kurulu olarak görevlerimizden birisi de sigarayı bırakma polikliniklerinin kurulmasıdır.
"Herkesi mücadeleye çağırıyoruz"
Öncelikle şunu belirtmek isterim, biz sigaraya ve içenlere düşman değiliz. Bizim husumetimiz tütün endüstrisi ile... 1992 yılından beri ben bu işin içindeyim. O zaman daha yeni, çiçeği burnunda göğüs hastanesinde uzmandım. Bu işle uğraşan Türkiye'deki uzmanlar duyuru yapmışlardı. Tütüne karşı bir hareket başlatmışlardı. Rahmetli İzzettin Barış önderliğinde, "Genç insanlardan bu konuda çalışmak isteyenler varsa gelsin" dediler. Dünya bizden daha önce bunun farkına vardı. 1950'lilerde sigaranın engellenmesi gereken bir şey olduğunu farkına vardılar ve çabalarını başlattılar. Onun için İrlanda, İngiltere bizden önde. ABD'nin Kaliforniya eyaleti yine böyle... Bizi çağırmışlardı o zaman başladık. 1992'den beri ben bu işin içindeyim. Bu ayrı bir uzmanlık alanı. İlgi alanı. Hobi olarak yapılacak bir şey değil. Bir yaşam tarzına dönüşmeli. Ben bu işe gönül vermiş bir bilim adamı olarak sigarayla savaşıyorum. Bir taksicide gördüğümde ona giderken o müdahaleyi yapıyorum. Sigaranın zararlarını anlatıyorum. Sigarayı bırakma damla damla olur. Ben o bardağa bir damla bırakıyorum. Herkes bununla ilgili çalışmalı.