Yazılı açıklama yapan Bostan, Türk Eğitim-Sen olarak, üniversitelerde çalışan akademik ve idari personelin en önemli sorunları içinde değerlendirdikleri yardımcı doçentlerin 3. dereceden yukarı bir dereceye terfi edememe sorununun sendikanın yoğun gayretleri sonucunda çözüldüğünü belirtti.
Bu sorunun 29 yıldan beri devam eden insanlık dışı bir uygulama olduğunu anlatan Bostan, "Nitekim Yardımcı doçent kadrosunda iken vefat eden, hastalık dolayısıyla emekli olma zorunda kalan, yaş haddi sebebiyle veya kendi isteğiyle emekli olan bir öğretim üyesinin emeklilik işlemleri, lise mezunu düzeyinde işlerlik kazanmaktaydı. Nihayet bu büyük haksızlık ve zulüm 6114 Sayılı Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığının Teşkilat Ve Görevleri Hakkındaki Kanun'a eklenen bir madde ile giderildi.
Üniversitelerde yardımcı doçentler hariç bütün profesörler, doçentler, öğretim görevlileri, okutmanlar, uzmanlar yani bütün öğretim elemanları ile üniversite mezunu bütün memurlar ve hatta iki yıllık yüksek okul mezunu memurlar bile birinci dereceye yükselme hakkına sahipken yardımcı doçentlerin 29 yıldan beri bu haktan mahrum edilmeleri büyük bir çelişkiydi" ifadelerini kullandı.
Mesleğinde 25 yıl ve daha fazla kıdeme sahip yardımcı doçentlerin üçüncü dereceden yukarıya terfi edememekte olduğunu anlatan Bostan, "2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu ve bunlara dayalı olarak, 78 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle çıkarılan Kadro Kanunu, ilk çıktığı zaman profesörlerin birinci dereceye, doçentlerin ikinci dereceye, yardımcı doçentlerin de üçüncü dereceye kadar terfi edebilecekleri hükme bağlanmıştı. Zamanla doçentlerin birinci dereceye terfi sorunu çözüldü. Ancak yardımcı doçentlerin terfi sorunu çözümsüzlüğe bırakıldı.
Öğrencilerinin bile birinci dereceye inebildiği bu çözülmesi çok basit ve son derece önemli özlük haklarından yaklaşık 29 yıldır yardımcı doçentler mahrum kaldı. Yardımcı doçentlere reva görülen bu terfi adaletsizliği zaman içinde İdari Mahkemelere ve Danıştay'a taşınmış, ancak konu ile ilgili Kanun bulunduğundan olumlu bir sonuç alınamamıştı. Hatta zaman zaman bu haksızlık TBMM'nde bazı milletvekilleri tarafından çözülmek istenmişse de konu ya Bütçe Komisyonunda tek oyla akamete uğramış, ya da Cumhurbaşkanının YÖK Yasası ile ilgili değişiklikleri imzalamaması nedeniyle bu sorunun çözümü gerçekleşememişti" açıklamasında bulundu.
Bostan, Türk Eğitim-Sen olarak, 2005 yılından itibaren devamlı olarak konuyu toplu görüşme masalarına taşıdıklarını, ancak icra makamı tarafından diğer sorunlar gibi bu sorunun çözümünün de savsaklandığını savundu. 2010 yılı Ekim ayı sonu itibariyle sendika tarafından konunun basın bildirileriyle devamlı gündeme taşınarak çözümünün TBMM'den istendiğini dile getiren Bostan, "Yardımcı doçentlere reva görülen bu insanlık dışı uygulamanın Torba Yasa görüşülürken sona erdirilmesi için bütün milletvekillerine e-posta gönderilmiş ve hatta kendilerine gerekçeleriyle Kanun teklifleri hazırlanarak ulaştırılmıştır. Türk Eğitim-Sen olarak; bunlarla yetinmeyerek TBMM'nde grubu bulunan bütün siyasi partilere sorunun çözümü ile ilgili kanun teklifleri verilmiştir.
Bütün bu çabalara rağmen sorunun çözümü ile ilgili kanun teklifi Torba Yasaya girememiştir. Son olarak 6114 Sayılı Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığının Teşkilat Ve Görevleri Hakkındaki Kanun görüşülürken bir hamle daha yapılarak bu kanuna ek madde olarak ekletilmiştir. 6114 Sayılı Kanuna ekletilerek TBMM Genel Kurulunda kabul edilen madde aynen şöyledir: 'madde 15- 11/10/1983 tarihli ve 2914 sayılı Yüksek Öğretim Personel Kanununa ekli "ek gösterge cetveli"nin 'd) Yardımcı Doçentler' sırasında yer alan '3-5' ibaresi '1-5' olarak değiştirilmiştir" dedi.