Başkent Öğretmenevi'ndeki Eğitim ve Öğretimde Yenilikçilik Ödül Töreni'ne katılan Dinçer, program çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
''Öğrencilerin genel liselerdeki kontenjanların dolmasından dolayı imam hatip liselerine yönlendirildiği'' yönündeki iddialara ilişkin soru üzerine Bakan Dinçer, bakanlık olarak okul ve ders tercihlerinde çocukların ve velilerin ilgi ve istekleri doğrultusunda tercihte bulunmasının kendileri için kritik olduğunu belirterek, ''Bunun dışında olacak her türlü şey bizim müsamahamızın ve politikamızın dışında bir uygulamadır. Öğrencilerimiz herhangi bir okulu veya dersi tercih etmemişlerse idari olarak kimsenin onlara belli bir yönü gösterme hakları yoktur. Böyle bir uygulama yapan da olursa ona izin vermeyeceğiz. Bunların çok kısmi hadiseler olduğunu düşünüyorum. Bu kısmi hadiselerin genelleştirilmemesi gerektiğini düşünüyorum'' diye konuştu.
Dinçer, Anadolu fen liselerine öğretmen atamalarına ilişkin de genel politika olarak bütün atamaları, yer değiştirme ve okullarla ilgili her türlü düzenlemeyi eğitim döneminin başında yapmayı tercih ettiklerini söyledi.
''Bu sene program da çok sıkışmış olmasına rağmen her türlü yer değiştirmeyi, özre dayalı atamayı ve nakilleri, açıktan atamaların hepsini okullar başlamadan yaptık'' diyen Dinçer, bundan sonra da bu şekilde yapmaya çalışacaklarını ifade etti.
Dinçer, ''Bu yıl belki istisna ve bu politikaları yeni uygulama yılı olduğu için bizim kontrol edemediğimiz bazı süreçler yaşadık, yaşıyoruz. Anadolu liselerine atanacak öğretmenlerle ilgili uygulamaya henüz kesin karar vermedik. Normalde öğretmenlerimizin sınavları yapılmıştı. Onların belki kasım ayında atamalarını, yer değiştirmelerini yapmayı ama eğitime başlamayla ilgili değişikliği belki dönem başına bırakmayı düşünüyor ve tartışıyoruz, henüz kesin değil'' dedi.
''OKUL SÜTÜ'' UYGULAMASI
GSM şirketleriyle anlaşıldığı ve şirketlerin öğrencilerin durumlarını cep telefonu mesajıyla ailelere gönderileceğine ilişkin söylemlerin gerçeği yansıtmadığını bildiren Bakan Dinçer, ''Bakanlık olarak merkezden zaten velilerin kendilerinin irtibatta olduğu GSM şirketlerine talep etmeleri durumunda biz kendimiz veriyoruz. Herhangi bir aracı kurum yok. Dolayısıyla veliler şayet çocuklarıyla ilgili devamı, başarı ve benzeri durumlarla ilgili bilgiyi SMS olarak almayı istiyorlarsa onu Bakanlığımıza, idaremize müracaat ederek ancak yapabilirler'' ifadelerini kullandı.
Teknoloji tasarım dersinin 2013-2014 yılında 6. sınıfların çizelgesinde yer almadığı iddialarının doğru olmadığını kaydeden Dinçer, teknoloji tasarım dersinin seçimlik dersler arasında bulunduğunu hatırlattı.
Dinçer, ''okul sütü'' uygulamasının bu yıl ilkokul, okul öncesi resmi ve özel kurumlarda, ikinci yarı yılda haftada üç gün olmak üzere yeniden başlatılacağını bildirdi.
DERSLERİN SEÇİLME ORANLARI
Seçmeli derslerin tercih oranlarına ilişkin bir soru üzerine de Bakan Dinçer, şunları kaydetti:
''Seçimlik dersler açısından baktığımızda aslında bu uygulamalara dahil politikalarımızın kamuoyunda paylaştıktan sonra bugüne kadar yapılan spekülasyonların hiçbirinin isabetli olmadığını ve toplumdaki genel sağduyuyu yansıtmadığını görüyorsunuz. Hakikaten çocuklarımızın neye ilgisi var, toplum neyi daha çok tercih ediyor seçimlik dersler de bize bunu gösterdi. Bu açıdan bundan sonra spekülasyon yapıp birtakım tahminler üzerinden Milli Eğitim Bakanlığı'nın politikalarını değerlendirmemek gerektiği kanaatindeyim.
Çocuklarımız ağırlıklı olarak matematik uygulamaları, yabancı dil dersi, Kur'an-ı Kerim'i, Siyer-i Nebi'yi, teknoloji ve tasarım dersini, sporu ve güzel sanatları tercih ettiler. Burada dengeli bir dağılım görüyoruz. Bu bize iki tür sonuç gösteriyor. Bir, seçimlik dersler olarak ortaya koyduğumuz dersler ve takip ettiğimiz politika doğru bir politikaydı. İki, bunu seçen çocuklarımız da aslında toplumda başka etkiler altında kalmadan kendi ilgilerini ortaya koyabiliyorlar. Bu her iki boyutuyla da bence çok sevindirici ve takdir edici. Biz gelecek yıllar daha etkin bir şekilde bu programı uygulamaya devam edeceğiz.''
Matematik dersinin en çok seçilmesinin sınav odaklı bir yaklaşımın gereği olup olmadığı yönündeki soruya Dinçer, ''Hayır, ona bakılacak olursa o zaman spor dersini, güzel sanatları çocuklarımızın seçmemesi gerekirdi. Ama görüyorsunuz ki aslında yabancı dil, spor ve güzel sanatlar, zeka oyunları ve drama gibi derslerin seçildiğini görüyorsunuz. Bu da çocuklarımızın sınav odaklılıktan kurtulmak istediğine dair bir işarettir bizim için'' yanıtını verdi.
''KÜRTÇE DERSİ BEKLENEN İLGİYİ GÖRMEDİ'' İDDİALARI
''Kürtçe dersinin beklenen ilgiyi görmediği'' yönündeki yorumlarla ilgili, ''Kürtçe yeteri kadar ilgi görmedi demenin ölçüsü nedir? Ne kadar olsaydı ilgi görecekti ya da ne kadar olmasaydı ilgi görmeyecekti? Buna dair elimizde hiçbir ölçü yok'' ifadelerini kullandı.
Dinçer, şöyle devam etti:
''Gerçekten çocuklarımızın neyi seçerken hangi tür faktörleri göz önüne aldığına dair de elimizde bilimsel bilgi yok. Belki gelecek zaman diliminde buna dair araştırmalar yapmak ve bundan çıkarım sağlamak mümkün, ama şu anda 22 bin öğrencinin Kürtçe dersini seçmesi çocuklarımızın aslında önemli oranda buna dair bir tercihte bulunduklarını gösteriyor. Ama genel potansiyel içinde bunun oranı ne, bunu görme şansımız şu anda yok. Dolayısıyla değerlendirme yapmak yerine doğrudan doğruya seçilen bu dersi alabilecek imkanı sunmaktır bizim yapmamız gereken. Şimdi biz bu 22 bin öğrencimize bu dersi açmak ve vermek için çaba sarf edeceğiz.''
Dinçer, Kürtçe dersi için atanan öğretmenlerle ilgili bu yıl kısmi olarak bazı sıkıntılar ortaya çıkabileceğini ancak gelecek yıllarda bu sorunun da tamamen çözüleceğini belirtti.
