Alaçatı'nın son yıllarda yok olan bohemliğini Bozcaada'da yakalamak mümkün. Yoğun ilgiye rağmen çok turistikleşmeyen adanın plajları daha çok 'kendi şezlongunu kendin götür' sistemiyle işliyor. Yani ihtiyacınız olan şeyleri yanınıza alıp, koylardan koy beğeniyorsunuz. İsterseniz ıssız ve minik bir plaj bulup günlük hükümdarlığınızı ilan edebilirsiniz. Yeme-içmeyi geçiyorum, gölge konforundan bile yoksun kalma ihtimaliniz yüksek. Bu yüzden Bozcaada plaj modası, 'yazlık sitede sahile inme' modasından çok da farklı değil. Güneşten korunma ihtiyacı üzerinden şekillenen kıyafetlerdeki temel öncelik, çakıllı ve kumlu plajlarda rahat yürüyebilecek ayakkabılar seçmek. Topuklu, zinhar! Zaten üzerlerinde birkaç dakika bile durabilmenizin mümkünatı yok. Düz sandaletlerden sıkıldıysanız, renkli modellere yönelebilirsiniz. Gladyatör modasını geri getirmeye çalışanlar olsa da, henüz o günaha girmiyor; Bodrum sandaleti tarzında, kendi halinde modelleri tercih ediyoruz. Sandaletin fazla kapalı olmamasına; kumun girmesiyle birlikte çıkmasını sağlayacak delikleri bulunması önemli. Kıyafetlerde de abartıya kaçmaya gerek yok. İptidai plajlarda bırakın kıyafetinizi, mayonuzu değiştirebilirseniz dua edin. O yüzden iyisi mi, şıklığa giden yolu tek parçayla yakalamaya çalışın. Rahat giyilebilen straples elbiseler, şortlar, penye ve gömlek elbiselerle tulumlar hayat kurtarıcı olacak; benden söylemesi. Mayo yerine bikini, metal yerine plastik veya kemik çerçeveli gözlükler tercih edin. Plaj çantanızı büyük boy modellerden seçmeye bakın. Bütün günü kendi imkânlarınızla geçireceğiniz için, yanınızda bir sürü ıvır zıvır bulundurmanız gerekecek çünkü. Tipik plaj çantası olan hasırlardan veya yakın zamanda çok moda olacak heybe modellerinden kullanabilirsiniz. Mücevher yerine de plastik ve eğlenceli küpeler, yüzükler, kolyeler takmayı unutmayın.
Tulum: Bel Air (Midnight Express)
Çanta: Vakkorama
Sandalet: Yves Saint Laurent (Beymen)
Bileklikler: AV Max (The Sky)