Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEDA DİKER

Bilinçaltı ve evlilik

Aileler kız çocuklarını "Erkeklere güven olmaz," diye uyarırken, onların bilinçaltlarını savunmasız bir durumda bıraktıklarının farkına varamıyor. Yetişkinlikte sorunlar ortaya çıkıyor

Sarışın, çok havalı bir kadın vardı. Düzgün bir kariyeri ve konu komşunun ne diyeceği konusuna çok önem veren bir ailesi vardı. Hele annesi... Sürekli başkaları için yaşıyor da denebilirdi. Pek çok kez kızını misafirlik dönüşünde, henüz arabadayken eleştirmeye başlardı. O akşam ziyarete gidilen komşularda otururken hangi hatalar yapılmış, hangi davranışlar düzeltilmeliymiş, muhakkak söylerdi. Küçük kız çok mutsuzdu ama bu duygusunu muhtemelen içine atmış olmalıydı ki, hiç itiraz etmemişti. Kimbilir, belki de edememişti... Yıllar geçti. Genç kız büyüdü. Çok iyi okuyordu. Eh, güzeldi de... Dikkatleri bir şekilde çekiyordu. Ama anne ve baba kızlarının bir an önce okumasını, mezun olduktan sonra da, kariyerini oturtana kadar bir süre erkeklerden uzak durmasını istiyordu. "Aman kızım," diyorlardı "hemen erkeklere yüz verme. Nasıl olsa evlenirsin. Önce çalışıp paranı kazanmaya başlamalısın. Erkeklere güven olmaz." Genç kız etrafındaki erkeklerle hiç ilgilenmedi. Zaten "Erkeklere güven olmaz," lafını çocukluktan komşuları olan Ayşe Teyze'sinden de epeyce duymuştu. Yıllar önce Ayşe Teyze'nin kocasından çok çektiğine ve annesine sürekli ne kadar üzüldüğünü anlattığına şahit olmuştu. Sonunda genç kadın üniversiteyi bitirdi. Mezun olur olmaz ilk işi iyi bir şirkette çalışmaya başlamak olmuştu. Ne kadar da şanslıydı...

AMA ADAM EVLİYDİ...
İşini oturttu. Genç bir kadın olarak çok dikkat çekiyordu. Ama artık o başını kaldırıp etrafındaki erkekleri incelemeye başladığında herkesten etkilenemediğini fark etti. Hatta içlerinden sadece tek bir kişi hoşuna gitmişti... Hiç olmayacak biriydi... Evliydi... Bir süre bu adamla birlikte olmayı denedi. Ama ailesinden, hatta herkesten saklamak zorundaydı. İki yıl birlikte olduktan sonra güç bela adamdan ayrılmayı başardı. Bir süre sonra bekâr bir adam girdi hayatına. Önce işler çok iyi gidiyordu. Ama bir müddet sonra adamın sorunlu olduğunu fark etti. Genç adam kimselere bağlanamıyordu. Hatta evlilikten korkuyordu. Bağlanmakla ilgili korkuları vardı. Bu adamla olan beraberliği de kısa sürdü ve sonunda yeniden yalnız kaldı. Ailesi ise bu duruma yavaş yavaş endişelenmeye başlamıştı. Neler oluyordu? Kızlarının hayatına kimin girip çıktığını bilmiyorlardı. Ama artık evlilik çağı çoktan gelmişti. Artık acele etse iyi olurdu. Böylece yavaş yavaş genç kadına baskı yapmaya başladılar. Ne de olsa bu kez etrafta insanlar dedikodu yapmaya başlamışlardı bile... Fısıltı gazetesi çalışıyordu. Genç kadın evde kalacaktı. Bir süre sonra yeniden bir adama âşık oldu ve ne yazık ki bunun da akıbeti aynı olmalıydı. Ne de olsa bu adam da evliydi. Bu kez genç kadın duygularına toptan yenildi. Artık bir birlikteliği vardı. Âşık olmuştu. Gizli yaşamak zorunda bile kalsa, bu aşktan vazgeçmeyecekti.

HATAYA SÜRÜKLEMEK
Derken annesi olanları duydu. Üzüntü ve utancından yataklara düşebilirdi. Kendi elleriyle, kendi değerleriyle yetiştirdiği, hep söz dinleyen, başarılı genç kızı büyüdükten sonra çok kötü bir hayat yaşamaya başlamıştı. Artık ne yapacağını bilemiyordu. İçinden onu cezalandırmak geliyordu ama küçük bir kız değildi karşısındaki. Yetişkin bir kadın sayılırdı. Sevgili anne ve babalar, biz galiba kız çocuklarımızı fazla baskılayarak, hatta korkutarak büyütüyoruz. Biliyorum ki aslında onları korumaya çalışıyoruz. En azından kendi korktuklarımıza karşı... Ama ortaya tuhaf bir sonuç çıkıyor. Biz kızlarımızı "Erkeklere güven olmaz" diye uyarırken, onların bilinçaltı çok savunmasız bir durumda kalıyor. Çünkü bu konuda kendisini koruyacak bilgi dağarcığına ya da mantığa sahip değil. Üstüne üstlük komşu teyzenin kocasından neler çektiğine de kulak misafiri olmuş... Bu iki bilgi bilinçaltında birleştiğinde 'evlilik korkusu' oluşur. Bilinçaltında oluşan korkular, 25 yaşına kadar uykuda kalır. Ne zaman ki bu yaşa ulaşır, genç kadın artık hatalı erkek seçimleri yapmaya başlar. Ve sonunda asla kendisiyle evlenmeyecek ya da evlenemeyecek erkeklere âşık oluverir. Çünkü kime âşık olacağımıza bilinçaltımız karar veriyor. Biz de anne babalar olarak, kızımızın hatalı seçimlerinde hiç payımız olmadığını, hatta onlara kendi değerlerimizi mükemmel olarak verdiğimizi sanıyoruz. Umarım bir gün korkutarak evlatlarımızı koruyamayacağımızı, hatta daha beter hataya sürükleyeceğimizi öğrenir, bunu değiştiririz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA