Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK DURBAŞ

İstanbul resimlerinde bir roman kahramanı

TÜYAP Kitap Fuarı'nın 25. 'Gümüş Yılı', içinde bulunduğumuz hafta bir sanat ve kültür şölenine dönüştü. Doğrusu, sanat yaşamının 50. yılında TÜYAP'ın 'Onur Yazarı' seçilen sevgili arkadaşım, ağabeyim Doğan Hızlan'a da bu yakışırdı. TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'nin 'İnterexpo Salonu'nu dolduran edebiyat, basın ve iş dünyasından 400'ü aşkın kişi, TÜYAP Kitap Fuarı'nın 25. yılını kutlamanın yanı sıra Doğan Bey'in sevincine de ortak oldular. O gecede yaşananların ayrıntıları gazete sayfalarında, televizyon ekranlarında kaldı. Benim için ise yazılarıyla hem şiirimi hem kuşağımın şairlerini onurlandıran Doğan Bey'in bu 'gece'sinde bulunmam bir mutluluktu. Figüratif resmin çağdaş bir sanatçısı Neş'e Erdok'un 'Sanatçı Onur Ödülü'ne, yazılarıyla düşünce dünyama ışık tutan Hasan Bülent Kahraman'ın 'Eleştirmen Onur Ödülü'ne değer görülmesi ise ayrı bir mutluluktu. Söz uçar, yazı kalır... O gecenin anısına hazırlanan beş kitap ise yazının kalıcılığının bir kanıtı: Kürşat Başar'ın Sanki Bir Roman Kahramanı başlığıyla hazırladığı Doğan Hızlan kitabı (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları). Alpay Kabacalı imzalı Kültür Kaşifi başlıklı Doğan Hızlan kitabı (TÜYAP). Sefa Kaplan'ın hazırladığı Sevgili Doğan Kitabı (Hürriyet Yayınları). Deniz Kavukçuoğlu'nun hazırladığı İstanbul Kitap Fuarı'nın 25 yıllık macerasını yazı ve fotografiye yansıtan Bir Yolculuk Öyküsü (TÜYAP). Bu yıl 16'ncısı yapılan sanat fuarının 'Artist 2006' kataloğu... Doğan Bey'in "Bu ödülü mensubu olduğum 50 kuşağı arkadaşlarım adına, bütün bir Türk edebiyatı adına alıyorum," demesi alçakgönüllülüğü yanında demokrat kişiliğinin de göstergesiydi. Fakat Doğan Bey'i böylesi sıfat ve tamlamaların dar kalıplarıyla sınırlamak ne mümkün? Çünkü gerçekten de 'sanki' değil, bizzat 'roman kahramanı'.. Kürşat Başar'a anlattıkları da bir yaşam kılavuzu niteliğinde bu yüzden... Bir örnek vermek istiyorum. Doğan Bey diyor ki: "Bence bir insan her gününe bir yeni bilgi ekleyerek, yeni kazanımlarla yaş alırsa, neden eski günleri özlesin. Nostaljik olmak için nostaljiyi asla kabul etmedim. O zaman Lebon vardı, Baylan vardı, Markiz vardı, şimdi de Divan var, başka pastaneler var. O mekânları nostalji rüzgârına kapılarak yeniden yaratmaya çalışması suni, sanal bir teşebbüsten öteye geçmez." (s: 59)

SANAT KARDEŞLİĞİ
Geçen gün Pera Müzesi'nde Suna ve İnan Kıraç Eski İstanbul Fotoğrafları Koleksiyonu'ndan derlenen 'Konstantiniyye'den İstanbul'a XIX. Yüzyıl Ortalarından XX. Yüzyıla Boğaziçi'nin Rumeli Yakası Fotoğrafları' sergisini Doğan Bey'in bu düşüncesinin kılavuzluğu eşliğinden gezdim. 'Konstantiniyye'den İstanbul'a XIX. Yüzyıl Ortalarından XX. Yüzyıla Boğaziçi'nin Rumeli Yakası Fotoğrafları' sergisi 20 ekimde açıldı, 07 Ocak 2007'ye kadar vaktiniz var. İstanbul'un 200 yıllık tarihini fotoğrafların görselliği eşliğinde izlerken, şimdiye kadar yaşadığınızın hayatın bir muhasebesi de gözlerinizin önüne serilecektir. Ve Doğan Hızlan'ın 'yazı'ya döktüğü görüşleri ile bir dönemin İstanbul'un usta fotoğrafçılarının görüntüye aktardıklarının buluşmasına tanık olacaksınız. Adına ister şiir deyin, ister roman ya da hikâye, ister resim ya da fotoğraf... Sanatların yakın akrabalığı ötesinde, kardeşliğini göreceksiniz...

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA