Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK DURBAŞ

Çünkü köpeğiz biz

21 Ocak - 2 Haziran 1910 ile 10 Eylül 1911 - 21 Ağustos 1912 tarihleri arasında, iki kez belediye başkanlığı yapan Tevfik Bey'in önemli icraatlarından biri de İstanbul'u köpeklerden temizlemeye çalışmasıdır. Geçen yüzyılın başında İstanbul'da kırk bin köpeğin bulunduğu tahmin edilmektedir. Bunlardan on beş bin kadarı canlı olarak tutulup tutulup Topkapı surları dahilinde bir yere toplanır. Fakat halk, köpeklerin imhasına karşıdır. Bunun üzerine köpeklerin dişisiyle erkeği ayrı bir yere konularak 'nesillerinin kesintiye uğratılması'na çalışılır.

HAYIRSIZ ADA'NIN KÖPEKLERİ
Daha sonra köpekler kısmen geceleri sokaklarda öldürülecek, kısmen de canlı olarak toplanarak mavnalarla Hayırsız Ada'ya gönderilecektir. Fakat yine de köpekleri evlerinde saklayıp memurlara teslim etmeyenler ya da 'sitrikinin' ile zehirlenenleri yoğurt yedirerek ölümün elinden almaya çalışanlar da vardır. Olayın nihayetini İstanbul Şehreminleri kitabının yazarı Osman Nuri Ergin, şu cümlelerle özetliyor: "Halbuki o sırada bir sermayedar Emanet'e müracaat ederek derilerinden istifade etmek için İstanbul köpeklerini mühim bir para karşılığında almaya talip olmuştu. Arz olunan müdahaleler ve mülahazalar dolayısıyla Emanet bu cihete yanaşmayıp, fakat neticede Hayırsız Ada'da toplanan köpekleri -def-i -kabilinden- ücretsiz bu Fransız talibe vermeye mecbur olmuştu." ŞİİRLİ TAKVİM Giller, birkaç yıldır kedi ve köpeklerle bezeli masa ve duvar takvimleri; günlük, haftalık ve cep ajandaları yayınlıyor. Giller'in 2007 yılının 'Köpek' takvimi de benim köpekler üzerine bir yazım ile her ay, birine yazdığım şiirlerle donatılmış bulunuyor. Yukarıda özetlemeye çalıştığım 'köpeklerin imhası' olayına duyduğum infial yanında hayvan hakları savunucusu, öğrencisi olmasam da gençlik yıllarımda dostları arasından bulunmaktan onur duyduğum Prof. Dr. İsmet Sungurbey'in anısına kaleme aldığım Biz Köpekler başlıklı yazımı paylaşmak istiyorum. "Siz bakmayın kitaplarda yazılanlara, masallarda anlatılanlara... Hayatın içinde, kendi hayatımızı yaşıyoruz biz. Çünkü köpeğiz biz... Sibirya'nın güneşi eriten buz çöllerinde de yaşıyoruz; adı gibi heybetli Kafkas gibi dağlarda da... Dünyanın bütün deniz ve dağlarında, ova ve yaylalarında, nehir ve çağlayanlarında sesimizden bir ses vardır. Sevgimizden bir sevgi... Acımızdan bir acı... Sevincimizden bir sevinç... Sevdamızdan bir karasevda... Aynı sesin sevgi ve sevdası, acı ve sevinci ile evlerinizde de yaşıyoruz, cadde ve sokaklarınızda da..."

'BİR HATIRAYIZ BU DÜNYAYA'
"Ne kadar çok akrabayız birbirimizle, adımız ve kimliğimiz her dilde bir başka dil ve kimlikle söylense de... Uygarlığın da, barbarlığın da yabancısı değiliz bu yüzden... Bu yüzden yatağınızı da paylaşırız, öfkenizi ve sevincinizi de... İnsan ki, bir hatıradır hayata kendi yaşadıklarından... Bizler de bir hatırayız bu dünyaya ve hayatınıza yaşadıklarınız ile hayatımızdan... Çünkü köpeğiz biz..." Bana sorarsanız, hayatımda hiç köpek beslemedim, beslemeyi de düşünmüyorum. Bu elbette hayvan sevgime bir engel değil. Yeni yıla sayılı günler kaldı. Gelecek yılı siz de bir 'hayvan sevgisi' ile süsleyin... Ben, önümüzdeki yıl iki Giller takviminden biriyle masamı, ötekiyle odamın duvarını süsleyeceğim. On iki köpeğin resmi ve adlarına yazılmış şiirlerle...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA