Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK DURBAŞ

Dünden bugüne: Dünyanın ilk grevi!

Haziran 1969'da Miletos'ta kazı yapan Alman arkeoloji profesörü Kreiner, kazılarda elde edilen tarihi kalıntı ve taş yazıtların çözümlemesinden şöyle bir sonuca ulaşıyor: "Dünyada ilk grev, 2 bin 500 yıl önce Miletos'ta yaşanmıştır. Haklarını alma direnişine giden işçiler, belki de yasadışı bir grev ile ücretlerinin artırılmasını sağlamışlar, sosyal birçok olanak elde etmişlerdir."

BU TAPINAKTA GREV VAR
Turgut Etingü, 1976'da Koza Yayınları arasında çıkan Kömür Havzasında İlk Grev başlıklı araştırmasında 'grev' üzerine bu kısa bilgiyi verdikten sonra, olayın ayrıntılarını da sözcüklere dökmektedir. Kazılar sırasında ele geçirilen tarihi mermer kalıntılar üzerinde Miletos kent meclisinin grev nedeniyle sonradan onayladığı kararları içeren tutanaklar da bulunmaktadır. Tutanaklara göre Anadolu'nun bu yöresinde ilk grev, Brahnit rahiplerinin hayatlarını sürdürdüğü, Tanrı Apollon adına yaptırılan ve yapımı 300 yıldır devam etmesine karşın tam olarak bitirilemeyen bu tapınakta yaşanıyor. Ücretlerini yetersiz bulan 6 bin işçi, anlaşmalı olarak işlerini bırakıyorlar, yerlerine getirilmek istenen başka işçilerin de çalışmalarını zor kullanarak engelliyor. Grevin bir özelliği de yarım kalmış tapınağın, çevrede daha milattan 500 yıl önce bile ününün yaygınlığının herkes tarafından bilinmesidir. Bu yüzden sefere çıkacak krallar, önce Apollon tapınağının rahiplerine danışıyor, önerileri doğrultusunda yola çıkıyor. Peki, ülkemizde ilk grev ne zaman? Tarihler, 1872 yılının ocak ayının sonlarını işaret ediyor. Direnişin öncüleri, bu tarihte Tersane işçilerinin tümünü greve zorluyor. Grevin nedeni de elbette birikmiş ücretlerin alınamamış olması... İşçiler, içinde bulundukları zor koşulları önce cuma namazına çıkan padişaha bir dilekçe ile sunmak istiyorlar. Sayıları 600'ü bulan kalabalığın namaz boyunca cami yakınında padişahı beklemesi umulan sonucu vermiyor. Çünkü durumu kavrayan zaptiyeler, işçileri padişahın yakınına dahi yaklaştırmıyorlar. İşçiler bu kez de durumlarını sadrazama bildirmek için harekete geçiyorlar. Ayrıca gazetelere gönderdikleri mektuplar ile içinde bulundukları zor ve güç koşulları açıklıyorlar. Yiyecek ekmek bulamadıklarını, eşlerinin sokaklarda dilendiğini, bütün bunlara alamadıkları ücretlerinin neden olduğunu kamuoyuna duyuruyorlar. Sorunlarını ilgili yerlere ulaştırma çabaları sonuç vermeyince grev kararı tartışmaya açıyorlar. Fakat bu kez de zaptiyelerin baskısı başlıyor. İşlerinin başlarına dönmeleri istenmektedir. İşbaşı yaparlarsa ücretlerine alabileceklerdir, aksi durumda ise işlerini tümüyle kaybedeceklerdir. Fakat işçiler, ücretlerini almadan işbaşı yapmamakta kararlıdırlar. Nitekim grevi inatla sürdürme çabaları, bir süre sonra başarıyla sonuçlanacaktır. Şimdi, bir de günümüzde yaşanan çalışanların durumunu düşünün... Sahi, dünden bugüne ne değişti?

* * *
İNADINA ŞİİR
Bekleyen eceldir beklenen de hayatın kavşağında Akıbet ten ölür ruhta yaşar ömür
REFİK DURBAŞ


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA