Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BELKIS KILIÇKAYA

Fransızlar Ve Tatil

1930'larda Fransızlar, geri döndüklerinde işlerini bulamayacakları endişesiyle tatile gidemiyormuş. Şimdi ise tatilden daha çok düşündükleri bir şey yok

Shakespeare, 4. Henry oyununda "Bütün yılı tatilde geçirseydik, eğlenmek çalışmak kadar yorucu olurdu" demiş ama Fransızlar mümkün olsa bütün yıl tatil yaparlardı, yorgunluğuna da katlanırlardı! "Kendisine saygısı olan herkesin ilk sosyal ödevi, tatil yapmak" demiş Emile Zola. Kışın efendiliğine boyun eğebilmek için tatil yapmanın gereğinden bahsetmiş. Bir zamanlar sadece asillere ve burjuva sınıfına ait ayrıcalık Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra yavaş yavaş kitlelere yayılmış Fransa'da. Sosyolog Andre Rauch "Savaşa kadar asillerin taklidi gibi duran tatilin" Fransızların bir nevi kimliğine dönüştüğü kanaatinde. 1940'lı yıllara kadar ücretli tatil kavramı çok mühim değilmiş Fransızlar için... 1935 nisanında Renault çalışanlarının başkaldırısındaki talepleri içinde ücretli tatil ancak 11. sırada yer alıyormuş, bugün ağustos ayında kilit vuruluyor fabrikanın kapısına. Komünistler tatilin aciliyetine inanmıyormuş, diğerleri 'Gideriz, dönüşte işimizi bulamayız' diye korkuyorlarmış. Şimdi ne korkuları kaldı Fransızların ne de tatilden daha acil ve elzem olduğunu düşündükleri bir şey...

PARİS 'HAYALET ŞEHİR' OLUYOR
Fransa'da uzun yıllar çalışan bir İngiliz gazeteci, bir parça abartmışsa da, gerçekten çok da kötü bir tavsiyede bulunmamış. Diyor ki, "Ne işiniz varsa Fransa'da mayısın sonuna kadar bitirin, yoksa kimseyi bulamazsınız". Haziran ortasından itibaren başlıyor tatil seferleri. Paris birkaç yıl öncesine dek pek çok kafenin, butiğin, mağazanın, restoranın kapanmasıyla ağustos ayında hayalet şehre dönüşürdü, şimdi daha temmuz ayında beyin ölümü gerçekleşiyor. Çalışma saatlerinin 35 saate inmesiyle beraber, yıl içinde biriktirilen saatler uzun tatillere dönüşüyor. Ya da kimileri ağustosta yaprak kımıldamadığı için temmuzda tatile çıkıp, ağustosta hiçbir işin yapılmadığı ülkede çalışıyormuş gibi yapıyor. Figaro Gazetesi'nin hafta sonu ekinde Fransa'da tatil anlayışının tarih boyunca nasıl geliştiğine ilişkin bir dosya yayımlandı. "Vacances" yani tatil, Latince "vacan", 'Vaquer'den geliyormuş; o da "serbest olmak, özgür olmak" manasına geliyormuş. 20. yüzyılın ilk yarısına dek ülke sınırları içinde yapılan tatillere karşılık; şimdi "Özbekistan güvenli mi? Taliban nasılsa düştü" diyenler çokmuş. Fransızların son yıllarda tatil yaptıkları ülkelerin başında Fas geliyor. Onu Tunus ve turizmcilerin söylediğine göre gözle görülebilir bir talep artışı kaydedilen Türkiye ve terör saldırılarına maruz kalsa da Mısır izliyor. Hırvatistan birkaç yıldır ziyaret edilir bir yer gibi dursa da, ülkede altyapı sıkıntıları nedeniyle henüz bir cazibe merkezine dönüşmemiş.

YAYLAYI TERCİH EDEN ÇOK
Tatilin yan yana, ortak bir alanı paylaşma diye anlaşılmasına karşılık, yine sosyolog Andre Rauch'a göre özellikle 35 saat uygulamasıyla birlikte bu durum değişti. İnsanların tıpkı bir zamanlar şehirdeki saat kulesine bağlı yaşarken, kollarında kendi saatlerini ve en nihayet kendi ajandalarını edinmelerinin ardından Fransızlar bugün artık kısa süreli ancak daha sık bireysel tatil organize ediyor. Turizm konusunda uzman, "Seyahat aptalı" adlı kitabın yazarı sosyolog Jean Didier Urbain, 25-30 milyon insanın, ülkenin sınırları içinde yüzde 4'lük bir alana tekabül eden bölgelerde tatil yaptığını söylüyor. Aynı Türkiye'deki gibi plajlarda birinin ayağından öbürünün kafasının başladığı, insan yığılı alan manzaraları burada da mevcut. Sahiden özgür olmak isteyenler upuzun kumsalların olduğu elbette denizinin pek muhteşem olmadığı Atlantik sahillerini tercih ediyor. Türkiye'den farklı olarak yaz tatilini dağda, yaylada geçiren Fransızlar çok. Yahut birazını denizde, birazını dağda, bayırda da. Fransa'da ağustos ayının ilk haftasında son kez toplanan Bakanlar Kurulu'nun ardından siyasiler de tatile çıktı. Cumhurbaşkanı Chirac, Var Bölgesi'nde Akdeniz sahillerine yakın Bregançon'da küçük bir köye gitti. Her zaman olduğu gibi karısıyla beraber kilisede hiç olmazsa bir sefer pazar ayininde görüldü. Başbakan De Villepin, (Kıbrıs açıklamaları nedeniyle, herkes öğrendi adını Türkiye'de herhalde) Bretagne Bölgesi'nde yani Paris'e 350-400 kilometre mesafede Vannes'da tatile çıktı. Sarkozy, alabildigine uzun sahilleriyle bilinen Arcachon'a gitti. Dışişleri Bakanı Atlantik sahillerine giderken çok kalmayacağını da açıkladı yani Paris- Ankara arasında ihtiyaç olursa Kıbrıs tartışılabilir ağustosta da. Eğitim Bakanı, yasa çıkardıklarını ve hafta sonları yazlığa gitmekle yetineceğini söyledi. Sağlık Bakanı Paris'in yakınlarında kaldı, 2003'teki sıcak günler ve ölen binlerce yaşlı insan nedeniyle böyle bir korku var. Eskiden beri Türkiye'ye ayrıcalıklı ortaklık önerisini savunan Bayrou, söylediğine göre Atlantik kıyılarında bir yere ayaklarını uzatacaktı. Irkçı parti lideri Jean Marie Le Pen, "Ülkedeki durum nedeniyle kendini tatilde hissetmiyormuş" ama iki hafta Korsika'da sonra da Amerika'da olacakmış. Komünist parti lideri George Buffet ailesiyle beraber kır yürüyüşleri yapıp, polisiye roman okuyacakmış. Paris Belediye Başkanı da bir aylığına doğum yerine, Tunus'a gitti.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA