Bak işte böyle kadınların varlığını öğrenince içimden 'beter ol o zaman' demekten başka bir şey gelmiyor. Adana'da yaşıyormuş Emine. Bir masaj salonunda çalışıyormuş. Artık o biçim salonlardan mıdır, nedir bilemiyorum ama, zaten Emine de orada masaj değil 'çaycılık' yapmaktaymış. Fakat kocası çalışmasına karşı çıkıyormuş ve Emine de ille çalışacağım diye tutturunca, 'koca efendi' bir gün tavada yağı kızdırıp Emine'nin kafasından aşağı boca etmiş. Eli kırılasıca diyorsunuz içinizden değil mi? Tamam da devamını dinleyin şimdi... Adam yakalanmış, ceza almış tam hapse girecek, bizim saftor Emine ağız değiştirmiş. Belli ki kocacığının mapus damlarında çürümesine gönlü razı gelmedi. "Yok olay aslında öyle olmadı şöyle oldu?" deyip, ifadesini şu şekilde değiştirmiş: "Yemek yapmak için yağ kızartırken eşimle sevişmek için odaya gittik. Çıplaktık. O sırada kapı çalınca telaşlanıp mutfağa gittim. Eşim de giyinmeme yardımcı olmak için mutfağa gelmişti. Bu sırada eşim tavaya çarptı. Benim yüzüm, onun kolu yandı."

***
Hey Allah'ım, güler misin ağlar mısın? Kocanla sevişirken kapı çalınca niye telaşlanıyorsun kadın! Zina mı yapıyordun? Ya da 'giyinmek için' bir insan niye mutfağa koşar ki? Buzdolabını aynı zamanda gardırop niyetine de mi kullanıyordunuz? Bak bak bak! Kocası da giyinmesine yardıma koşmuşmuş. Ah canım! Zarif adam zaar! Sutyeni kopçalarken demek, ne olduysa olmuş, tava üzerlerine devrilmiş. İyi de bu kadar deli saçması bir ifadeyi hangi hakim kabul eder? Kanunlarımızda kişinin beyanına, istediği kadar akıl dışı olsun, harfi harfine uyulur mu yani? Ne yani, bu kadın kocasını kurtarmak için, "Ben aslında bir patatesim, kocam da beni kızartırken kolu uf oldu," dese, buna da inanacak mıydı 'Adalet Hanım'? Çok saçma değil mi ama yaa?