Ben bu Aşk-ı Memnu'yu seyrederken acı çekiyorum. Oradaki o ev var ya o ev... Ciğerimi yakıyor. Benim olmalıydı çünkü. Orada yaşamalıydım. Evin arkasındaki koruda dolaşmalıydım. Sabah denizin içinde uyanmalı, akşam o denize karşı rakı içmeliydim. Evin içi her daim yosun kokmalıydı. Benim canım her daim lüfer çekmeliydi. Of ulen offf... Boğaz yalıları içinde artık bu fakirhaneyi tek geçerim. Bir de Behlül'ü tabii. Yakışıklı adam başka, bakmasını bilen adam başka kardeşim. David Beckham da sarışın ve dökme güzel ama, gel gör ki kazmanın babaannesi. Bu çocuk bir başka bakıyor. Ve Türkiye'de ünlenen her yakışıklı için söylenen onun için de söyleniyor. Gay muhabbeti yani. Amaaan hadi ordan! Yeter artık uydurmayın yahu! Kime göz koysak aynı dedikodu. Ayrıca öyleyse bile söylemeyin bunları bize. Gerçek hayatımızda bize böyle âşık bakan hiç olmamış, bari bırakın bu adamların seyrine doyalım. Hayaller kuralım. Bakın mesela When a Man Loves a Woman diye bir film vardı hani. Orada da Andy Garcia'nın karısına bakışları öldürürdü beni. Âşık âşık işte! Aaaa n'oluyo bana? Bahara bir kala benim gönül yayları gevşemeye mi başlıyor yoksa? Sanırsam âşık olasım var. Eh bunu dediysem seyredin zaten beni; pek yakındaaaaa!