Son 8-10 yılda sanat koleksiyonerliği konusunda oldukça fazla yol kat ettik. Bugün kayıtlı tam 2 bin 500 koleksiyoner var. Elbette bunların hepsi geniş çaplı koleksiyonlar değil. Ama sanata olan ilginin her geçen gün fazlalaştığı da bir gerçek. Şüphesiz bunda ekonomik istikrar kadar sanatın günümüzde bir prestij sembolü haline dönüşmesinin de büyük payı var. Ama günümüzde koleksiyon yapmak o kadar da kolay değil. Çünkü arz-talep kanunu burada da işliyor. Koleksiyoner sayısı arttıkça resme harcanan para da aşağı kalmıyor. Oysa 70-80'li yıllarda çok cüzi fiyatlara önemli bir koleksiyon oluşturmak mümkündü. Bu hafta Eko-Sanat'taki konuğum 70'li yıllarda koleksiyona başlayan ve bugün Türkiye'nin en iyi 25 koleksiyoneri arasında gösterilen Ünal Göğüş. 1971'de koleksiyonerliğe başlayan Ünal Göğüş'ün koleksiyonunda Paris ekolü ağırlıklı binin üzerinde resim var. Bugün milyonlarca liradan alıcı bulan Mübin Orhon ve Paris ekolünün diğer önemli temsilcilerinden Hakkı Anlı, Selim Turan, Avni Arbaş gibi isimler de Göğüş'ün koleksiyonunda önemli yer tutuyor.
PRESTİJLİ REKLAM YAPIYORLAR
Koleksiyon yapmanın artık bir trend haline geldiğini söyleyen Göğüş, "Hermes çanta alır gibi tablo alıyorlar. Sürü psikolojisi var. Bundan 10 yıl evvel bin dolara satılamayan resimler, bugün milyonlara gidiyor" diyor. Göğüş'le Kavacık'taki ofisinde buluşuyoruz. Hilmi Güvenal'la birlikte, ki Hilmi Bey'in de hatırı sayılır bir koleksiyonu var, Reform Kurumsal isminde bir şirketleri var. 2002 yılında kurdukları Reform Kurumsal şirketi, finansal açıdan sıkıntı yaşayan şirketlere hizmet veriyor ve onların yeniden yapılanmasına yönelik çalışmalar gerçekleştiriyor. Göğüş'e müşterilerine sanat yatırımını önerip önermediklerini soruyorum. "Biz önermesek de ofisimize gelip resim ve heykelleri gören müşteriler koleksiyon yapmaya başlıyor. Birçok işadamı kendi şirketlerinin tanıtımında sanatın ne denli önemli olduğunun farkına vardı. Günümüzde ofislere, evlere resim asma alışkanlığı başladı" diyor. Ayrıca sanatın artık iyi bir reklam aracına dö-nüştüğü konusunda da hemfikir. "Resme 1 milyon harcayan kişi hem yüksek bir kültür birikimi olduğu fikrini desteklemiş oluyor hem de bu yolla en prestijli reklamı yapmış oluyor" diyen Göğüş bilinçsiz alıcıların ise fiyatları gereksiz yükselttiğinin altını çiziyor.
Neden fiyatlar arttı?
Göğüş'e
artan fiyatların nedenini neye bağladığını soruyorum? "Resim sahibi olmak en önemli prestij unsuru oldu. İnsanın evinde, ofisinde resim olması çok önemli oldu. Bu bir kültür meselesi. Ama bilinçsiz alımlar yapılıyor. Bugün koleksiyoner olan bazı arkadaşlarımız 10 yıl evvel dönüp bu resimlere bakmazdı bile ama şimdi koleksiyoner oldu" diyor. 10 yıl evvel 10 bin dolara satılamayan Mübin Orhon'un bugün milyonlara satılmasını ise gerçekçi bulmuyor. "Bir Mübin Orhon modası başladı. Artık herkes birbirine 'Senin Mübin'in var mı?' diye soruyor. Oysa aynı ekolden çok daha başarılı ressamlar var. Mesela; Ferit İşcan. Bana kalırsa Ferit İşcan'ın resimleri Orhon'dan çok daha iyi. Ama bin-2 bin liradan satılıyor. Anlamak çok güç" diyor Göğüş. Şaşırtıcı doğrusu. Çünkü Mübin Orhon'un hızla yükselen fiyatlarına karşı çıkan Ünal Bey'in koleksiyonunda önemli bir Mübin Orhon seçkisi var.
İşi gücü bırakıp galeri açıyorlar
Göğüş
, güncel sanatta fiyatların çok yükselmesine biraz endişeyle bakıyor. "Bazı çok genç isimler gereksiz yükseldi" diyor. Bir de galericiliğin artık işadamları tarafından yapılmasına tepkili. "Yeni galeri açanlara bakın... Resimle ilgisi olmayan kişiler galericiliğe başladı. Bir sanatçıdan elinde belirli sayıda iş varsa ve o sanatçının fiyatları da astronomik seviyeye yükseliyorsa, tek tek elinden çıkarmak için galeri açanlar var. İnsanlar işi gücü bıraktı, galericiliğe başladı."
Metrajla resim alıyorlar
Dünyada
resmin ebadı ve kâğıt ya da tuval üzerine yapılıp yapılmadığı onun değerini etkileyen bir faktör değildir. Ama Göğüş'e göre bu durum Türkiye'de farklı işliyor: "Metrajla resim alıyorlar. 10 metrekare olan bir resim bizim ülkemizde maalesef her zaman 3 metrekarelik bir resimden daha değerli oluyor. Bütün büyük ebatlı resimlere 'başyapıt' deniyor. Oysa bir ressamın oldukça ufak boyuttaki bir çalışması da başyapıt olabilir."
Hangi sanatçıların eserlerini öneriyor?
Ünal
Göğüş aynı zamanda İstanbul Modern Müzesi'nin mütevelli heyetinde. "Yeni koleksiyona başlayacak olan kişilere hangi sanatçıların eserlerini önerirsiniz?" diye soruyorum. Elbette ilk cevabı "Ferit İşcan" oluyor ve beğendiği ama fiyatları henüz çok yüksek seviyelere ulaşmayan yani hâlâ alınabilir olan sanatçıları saymaya başlıyor: "Selma Gürbüz, Ali Çelebi, Avni Arbaş, Adnan Varıca ve Orhan Peker almayı öneririm."