İlknur Menlik - ilknur@gidahatti.com
Raporda bir Afrika atasözüne yer veriliyor: "Müzik değişince dansta değişir". Ardından, son yıllarda gelişmekte olan bazı ülkelerin, çarpıcı bir biçimde ekonomik büyüme, ticaret ve insani gelişme konusunda hızla ilerledikleri ve gelişmekte olan ülkelerin kalkınma hızlarıyla gelişmiş ülkelerle olan farkı git gide kapattığı yorumuna yer veriliyor. Türkiye'nin 187 ülke arasında 90. sırada yer aldığı rapor, güney ile kuzey arasındaki dengelenmeye dikkat çekiyor. 2013 raporuna göre, kuzey ülkeleri krize girerken, güney ülkeleri ekonomileri ve yaşam koşullarındaki iyileşmeyle bu dengeyi sağlamaya çalışıyor. Buna karşın endeksin üst sıralarında halen zengin kuzey ülkeleri yer almakta… Listenin ilk sırasında kişi başına milli geliri 50 bin doları aşan Norveç yer alıyor. En sonda ise Afrika ülkeleri Kongo ve Nijer var.
Raporda Türkiye hakkında çarpıcı yorumlar yer alıyor. Türkiye, "Güneyin yükselen ülkeleri" arasında değerlendirilirken, 2011 yılında Türk şirketlerinin 3 milyar dolarlık şirket satın alması yaptığı belirtiliyor. En sıra dışı örnek olarak, Yıldız Holding'in Godiva'yı 850 milyon dolara satın alması gösteriliyor. Türkiye ekonomisinin küresel entegrasyonu bir başarı unsuru olarak aktarıldığı raporda dikkat çekilen bir başka husus ise gıda, tekstil, inşaat ve otomotiv gibi yüksek oranda istihdam yaratan sektörlerdeki gelişimin, Türkiye'nin insani gelişimine olan katkısı.
Bu noktada gıda sektöründeki gelişimin etkisi üzerine bir parantez açmak lazım. Sektördeki teknolojik ilerleme ve yatırımlar sonrasında Türkiye'de gıda, son yıllarda güvenilir, ekonomik ve ulaşılabilir oldu. TÜİK'in 2010 yılı verilerine göre, 2002'de yüzde 1,35 olan gıda yoksulluğu (açlık), 2010 yılında binde 40 seviyesine düşmüş durumda. Bunu sadece son 10 yılda kişi başına milli gelirimizin artmasıyla açıklayamayız, bu rakamlara ulaşmada gıda sektöründeki gelişmelerin etkisini de göz ardı edemeyiz.
2013 Küresel İnsani Gelişim Raporu'na katkıda bulunan Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz da Türkiye'nin yoksulluk sınırı altındaki nüfus oranının 2002'deki yüzde 30 seviyesinden, 2010 yılında yüzde 3,7'ye kadar gerilediğini belirtiyor.
Türkiye'nin başarısına, ülkemize yaptığı sert eleştirilerle bilinen Economist dergisi de övgüyle yer verdi. Ancak Türkiye'nin İnsani Gelişim Endeksi değeri son 32 yılda 0.474'ten 0.722'ye yükselmiş olsa da halen AB ve OECD ülkelerinin gerisindeyiz.
Bana göre Türkiye, insani gelişimi arttırmak konusunda yeterli kaynaklara sahip. Güçlü ekonomisi, ihracat potansiyeli, eğitime ve sağlığa yapılan yatırımlarla büyümesine devam ediyor. Ancak Afrika atasözünün anlattığı gibi, müziğin değiştiği dünyada yaptığımız dansı değiştirmemiz belki bu büyümeyi insani gelişme boyutuna daha fazla taşıyabilir.