İSTANBUL GİBİLER
'Esma' ve 'Zeynep' için İstanbul benzetmesini yapmak yanlış olmaz o zaman...
Evet çok güzel bir benzetme olur. Tıpkı İstanbul'un iki farklı kıtayı birleştiren bir şehir olması gibi. 'Esma' muhafazakar çizgileri olan küçük bir alana sahipken, 'Zeynep' pek çok konuda daha özgür. Ama bir araya geldiklerinde aynı güzelliğin birer parçası gibiler. 'Esma' Anadolu'ysa, 'Zeynep' Avrupa yakası gibi. Bu resimden birini çıkarırsak resim eksik kalır.
OYUNCU OLMAK ÇOK RADİKAL BİR KARARDI
Siz hiç ailenizi şaşırtacak radikal bir karar aldınız mı?
Hayatımda çok büyük bir radikal karar aldım ve oyunculuğu seçtim. Ailem, oyunculuğun benim için çocukluk hevesi olduğunu sanıyorlardı. Hatta üniversitede Çalışma Ekonomisi okuyunca ve diplomamı alınca bu isteğimden vazgeçtiğimi sandılar. Müjdat Gezen Sanat Merkezi'ne gitmeye karar verince "Oyuncu olup ne yapacaksın, parasız kalırsın" diye bana karşı çıktılar. Ancak ciddi olduğumu görünce destek verdiler. Şimdi benimle büyük gurur duyuyorlar.
İYİ OYUNCU OLMA HAYALİM VAR
Beklemediğiniz bir hızda mı ilerliyorsunuz sizce?
Böyle olacağını ben de tahmin etmemiştim. Ancak bu geldiğim nokta beni şaşırtmıyor. Star olmak yerine iyi bir oyuncu olma hayalim var.
Nasıl yorumlar alıyorsunuz?
İki farklı karakterini canlandırmak kolay değil. Hızlı bir iş yapıyoruz ve iki role de konsantre olmam gerekiyor ama çok iyi yorumlar alıyorum. Kimse iki farklı karakteri oynadığımı düşünmüyor, hatta pek çok kişi "İkiziniz nerede?" diye soruyor.
İLİŞKİMİZDE ROMANTİZM ARAMIYORUZ
Bir bölümde 'Tarık', elinde güllerle, Kız Kulesi manzarasına karşı 'Esma'nın gönlünü almaya çalışıyordu. O anlarda 'Esma'yı kıskandınız mı?
'Esma', 'Tarık'tan hiç böyle bir şey beklemiyordu. 'Mona' olayından dolayı kırgın ve kızgındı ona. Ama 'Tarık'ın jestiyle yelkenler suya indi; çok mutlu oldu. Her kadının hoşuna gidecek çok süper bir jestti ama hayır, ben 'Esma'yı kıskanmadım. Çünkü benim de hayatımda her şey çok iyi gidiyor.
Romantik misiniz ilişkinizde?
Hayır, değilim. Birbirimizi beş yıldır tanıyoruz. Her şeyi spontane yaşıyoruz. Dramatik ve romantik şeyler aramıyoruz.
BAŞÖRTÜSÜNÜ SEVDİM KENDİME YAKIŞTIRDIM
'Diğer Yarım'ın verdiği en önemli mesaj; insanları oldukları gibi kabul etmek gerektiği, öyle değil mi?
Kesinlikle. İnanç özel bir şey. Herkes birbirinin inancına saygı duymalı. 'Esma' ile 'Zeynep' yıllar sonra karşılaştıklarında birbirlerini hiç yargılamıyorlar. 'Zeynep', 'Esma'ya "Sen ne oldu da kapandın?" diye sormuyor, birbirlerini çok güzel kabulleniyorlar. Bizim dizinin farkı da bu.
Başörtüsünün kendinize yakıştığını düşünüyor musunuz?
Kesinlikle, çok sevdim. Bence yakışıyor ve her gören de çok beğeniyor.
Bir gün kapanma kararı alır mısınız?
Bilmiyorum ama şu an bu halimden memnunum. Kapalı veya açık; önemli olan insanın kendi özelindeki yaşamıdır.