'Martılar' adlı yeni single'la gündemde olan ENBE Orkestrası, özellikle duygusal şarkılarla dikkat çekiyor. Orkestranın şefi Behzat Gerçeker, eylül ayında çıkarmaya hazırlandıkları yeni albümlerinde de yeni yetenekleri dinleyiciyle buluşturacak. ENBE Orkestrası'nın dünyaca ünlü starlarla biraraya gelerek Türk müziğini yurtdışına tanıtmayı hedeflediğini belirten Gerçeker, "Müziğimizi dünyaya duyurabilmek için etnik enstrümanlarla polifonik müziği birleştirip öyle sunmak gerekiyor. Türk müzisyenleri de Whitney Houston, Mariah Carey gibi olabilir. Bunun için birilerinin o platforma girip sesimizi duyurması gerekiyor. Biz de bunun için uğraşıyoruz" dedi.
'Martılar' adlı yeni bir şarkı yaptınız. Yaz aylarında genellikle hareketli şarkılarla çıkış yaparlar ancak siz duygusal bir şarkı tercih ettiniz. Bunun sebebi nedir?
Albümü yetiştiremedik, eylüle kaldı. O yüzden bu arada da çok hoşumuza giden slow bir parçayı insanlara ulaştırmak istedik. Biz müzisyen olduğumuz için bu tarz şeylere takılmıyoruz. Yaz diye 'hareketli şarkı yapmalıyız' gibi bir düşüncemiz olmadı. Hislerimizi müzikseverlerle paylaşıyoruz. Yazın da slow parçalarda ön plana çıkabilir. İnsanların arkadaşları ve eşleriyle dans edebilecekleri bir parça olsun istedik. Şarkı bizim tarzımıza hitap ediyor. Altan Çetin gibi Türkiye'nin en önemli müzisyenlerinden biriyle çalıştık. Altan daha önce Hande Yener'in 'Yalanın Batsın', 'Sana Kırmızı Çok Yakışıyor', İbrahim Tatlıses'in 'Tek Tek', İzel'in 'Bebek' gibi şarkılarına imza attı. Ben bu çalışmamızda kendisinden rica ettim ve profesyonelce şarkı söyledi. İki müzisyen bu sayede buluştuk.
BAZEN KLİP YARDIMI GEREKİYOR
200 kişilik bir ekiple klibinizi çekmişsiniz. Klibin, şarkının dikkat çekmesinde etkili olduğunu düşünüyor musunuz?
Profesyonelce baktığımız zaman, gerçekten bazı şarkılara kliplerin yardım etmesi gerekiyor. Ancak bazı şarkılarda da klibin asla şarkının önüne geçmemesi lazım. Bu dengeyi kurmak gerekir. 'Unutamam'da klip çok önemliydi. Onun için biraz öne geçti. 'Kalp Kalbe Karşı'da ise şarkı ön plandaydı. Parçanın ruh hali ve yapısına göre hareket ediyoruz. İşin özü doğallıkta gizlidir. Hislerinizi bu işin içine katabiliyorsanız güzeldir.
Albüm yaparken hiç satış kaygısı taşıyor musunuz?
Bu işten para kazanıyoruz. Satışlar bizim için de önemli. Geçen sene 'Altın Plak' aldık. Demek ki çok iyi satmışız. Dürüst konuşmak gerekirse, bizde de bu kaygı oluyor. Daha çok satmak ve albümümüzü dinleyen insanların tepkilerini görmek istiyoruz. Ama esas önemli olan nokta; iyi bir şarkıyı hissedip müzikseverlere sunmak.
Müzik sektörüne birçok yeni isim kattınız. Bu çalışmalarınızın ardından sizinle çalışmayı talep eden isimler oldu mu?
Birçok kişi bana ulaşıp çalışmalarını değerlendirmemi istiyor. Biz gençlere çok değer veriyoruz. Bana şarkılarını gönderen herkesi dinliyorum ve onlara cevap veriyorum. Gençler de yürekleniyor ve kendilerine güvenleri yerine geliyor.
Size nasıl ulaşıyorlar?
Artık internet çağındayız ve iletişim çok kolay. İnsanlar bu platformlardan bana ulaşabiliyor. Genç yetenekleri tanıtmak gerekiyor. Her akşam evde oturup neredeyse 15-20 tane CD dinliyorum. İyi olanları ayırıyorum. Mesela internetten mesaj atan bir kişiyle Trabzon'a gidip tanıştım. onun yapacaklarına çok inanıyorum. Önemli olan finali görmek. Bazen ilk dinleyişte ben de şarkıyı beğenmiyorum ama sonucu fark edebiliyorum. Siz ancak sonuç ortaya çıkınca görüyorsunuz. Tam anlamıyla performansını ortaya koyanlara albümde yer veriyoruz.
YETENEĞİN YOKSA GELME DERİM
Sizce müzik sektöründe yeni jenerasyonun önü açık mı?
Yeni nesil çok iyi geliyor. İçlerinde gerçekten çok yetenekli olanlar var. Bizim de onlara bilgilerimizi aktarmamız lazım.
Size ulaşan kişilerin çalışmalarını beğenmediğinizde başka alanlara yönelmeleri için onlarla iletişime geçiyor musunuz?
Müzik işi çok önemli... Kendi çocuğum da olsa, yeteneği yoksa, 'farklı alana yönlen' derim. Oğlum müzikle ilgili değil ama resim yapıyor. Onu da o yöne kanalize etmeye çalışıyorum. Biz müziği aşkla yapıyoruz. Yeteneği olmayanların bu işle uğraşmasını istemiyorum. Başka bir alana yönlenip, kendi yeteneklerini keşfedebilirler. Zorla bir işin üzerine gitmeye gerek yok. Başka alanlarda başarılı olup mutlu olsunlar. Bazı insanlara bu işe çok da uygun olmadığını söylüyorum. Yani "Aman boş ver, nasıl olsa sen yaparsın..." demek bizim işimiz değil.
Sizce yurtdışında Türk müziğine ilgi var mı?
Yurtdışında müziğimize ilgi yok. Çünkü müziğimiz polifonik (çok sesli) değil. Müziğimizi dünyaya duyurabilmek için etnik enstrümanlarla polifonik müziği birleştirip öyle sunmak gerekiyor. Yoksa kendi müziğimizi ancak birbirimize sunabiliriz. Yurtdışındaki sanatçılar Hindistan'dan, Afrika'dan etnik temaları alıp kendi müzikleriyle birleştiriyorlar. Bizim de ozanlarımız, Aşık Veyselimiz var. Bunları dünya müzikal yapısıyla birleştirirsek bizim için de başarı gelir diye düşünüyorum.
MÜZİKAL SUNMALIYIZ
Dünya müzik platformunda olmamız için ne yapmamız gerekiyor?
Çok önemli müzisyenlerle birleşip bir albüm yapmamız lazım. Kendi tınılarımızı onların müzikleriyle harmanlayıp dünya platformuna sokacağız.
Sizce kendi içimizde müziğimize sahip çıkıyor muyuz?
Bu konuda kabahati toplumda bulmuyorum. Klasik müzikte 70-80 yıllık bir geçmişimiz var. Diğer ülkelerde 300-400 yıllık operaları ortaya koyuyorlar. Bizde insanlar çok ağır eserler sunduklarında tepkiyle karşılıyor. Bence biraz zaman geçtikten sonra müzikalleri, operetleri insanlara sunduğumuzda, herkesi kazanacağız. Dünyada da bu böyledir.
