İki yıldır hafta içi her sabah atv'de 'Tatlı Sert' programını sunan Müge Anlı, bu akşam yepyeni bir programa başlıyor. Anlı, hazırlayıp sunacağı 'Mektubunuz Var'la ilgili soruları yanıtladı...
Farklı bir formatla izleyici karşısına çıkmaya hazırlanıyorsunuz, bu fikir nasıl ortaya çıktı?
Bu sezon sabah programında, arka arkaya birkaç tane baba-kız, ana-oğul buluşturmalarımız oldu. Düşünün... Çoluk çocuğa karışmış bir hanımefendi ya da genç bir delikanlı gelmiş, elinde sadece siyah beyaz bir fotoğraf var. Hiç görmediği annesini ya da babasını arıyor. Kendimi o kişilerin yerine koyduğumda üzüntüden yüreğimin katlandığını hissettiğim anlar oldu. Fotoğraf yayınlanıyor ve telefonlar gelmeye başlıyor. Mucize gibi... Çok geçmeden yıllardır özlemi duyulan anne ya da baba telefonun diğer ucunda. Hatta İstanbul'da yaşıyorsa bir süre sonra stüdyoda, yanımızda... Üzüntümüz sevince dönüşüyor. Kucaklaşıyoruz. "Sadece bu konuları işleyeceğimiz bir program yapmalıyız" dedim, kanalımızın yöneticileri de mükemmel bir formatla her zamanki gibi destek verdiler. Programda yok yok! Dargınlar barışıyor, hasret çekenler buluşuyor.
BENZERLERİ OLACAKTIR
Ekranda ilk olacak değil mi?
Şu an bir benzeri yok ama benzerleri yapılacaktır, yapılsın da... Çünkü ayrı düşen çok sayıda aile, sevgili, arkadaş var. Önemli olan bu buluşmaların gerçekleşmesi.
Programın duyurusu yapıldıktan sonra ne tür geri dönüşler aldınız? Başvurularda sizi şaşırtan hikayeler oldu mu?
Bazıları "Hayatım film" der ya, gerçekten öylesi yaşamlar var. Dizisi çekilse beş yıl sürer. Gelen mektuplardan şunu anladım, benden kolay bir iş istenmiyor. Beklentiler çok yüksek. Zaten her zaman, "Bana kolayı denk gelmez" derim. (gülüyor) Yine öyle oldu. Fazla ipucu vermeyeyim, izleyince ne demek istediğimi anlayacaksınız. Bekleyin; her an postacı kapınızı çalıp 'Mektubunuz Var' diyebilir!
GÖZLERİNDEN TANIDIM
Bu tür konuları işlerken, enerjinizi nasıl bu kadar yüksek tutabiliyorsunuz?
Bir ay kadar önce Urfa'da 'Müge Anlı Ödev Evi' açtım. Fıstık almak için kuruyemişçiye girdiğimde, 14-15 yaşlarında bir erkek çocuğu boynuma sarıldı. Gözlerinden tanıdım. Amcası onu ve ablasını yıllar boyu annesinden kaçırmış, tarlalarda çalıştırıyordu. Kadıncağız küçücükken ayrıldığı çocuklarını bulabilmek için son çare beni görmüştü. O delikanlıyla ablasını yapımcım Reyhan'la Niğde'de, tarla tarla arayarak bulup annesine teslim etmiştik. O gün çocukların hali perişandı ama Urfa'da karşımda pırıl pırıl bir lise öğrencisi duruyordu. Cuma akşamı düzenlediğimiz ekip yemeğinde ise bir hanımefendi sarıldı, öptü... Gözleri sevgi doluydu. En yakın arkadaşının sekiz yaşındaki oğlu, babası tarafından aylarca kaçırılmıştı. Gelen ihbarlarla da iki günde bulunmuştu. Enerjim nasıl düşük olabilir ki? Çok mutluyum.
İnsan odaklı programlarla farklı bir yer edindiniz. 'Mektubunuz Var'da da buna devam mı?
Kesinlikle... İşin büyüsü bozulsun istemediğimden, ayrıntılarına giremiyorum ama mutluluk veren, huzurlu kılan bir program bu... Bana bu fırsatı tanıyan herkese minnet borçluyum.
SİNERJİNİN YANSIMASI
Yıllardır haftada beş gün sabah kuşağında program yapıyorsunuz... Bu başarının bir sırrı var mı?
Teşekkür ederim... Program tek başına bana ait değil, aslında daha fazla izleyicilerin. Olaylar karşısında kayıtsız kalmayan, kayıpları bulan, ihbar eden, görgü şahitliği yapan, bu uğurda kilometrelerce yol kat eden izleyicilerimle yapıyoruz programımızı... Milyonlarca kişinin sinerjisinin yansıması galiba. Sır yok, her şey ortada. Benim yapmam gereken ise sürekli okumak ve farklı konularda bilgi sahibi olmaya çalışmak.
DOĞRUNUN PEŞİNDEYİM
Müge Anlı: "Bir gün beni herkes severse, o gün bitmişim demektir. Çünkü yaşamım boyunca doğru bildiklerimin peşinden gittim. Doğru bildiğimi söyledim. Başımı da kessen yolumdan dönmem. Etrafımda negatiflere asla yer vermiyorum. Nefret ya da kıskançlıkla yaklaşan insanları ise kesinlikle dikkate almıyorum."
