Kızlar, erkeklerle nasıl ilişki kuracaklarını önce annelerinden öğrenir. Annelerin bu konuda kızlarına sözle ya da jest, mimik ve bakışlarla ilettikleri mesaj genellikle iki kategoriden birine girer: 1) Ya... "Sende erkeklerin çok arzuladığı bir şey var... Eğer bunu iyi kullanırsan hayatta mutlu ve başarılı olurusun, istediğini elde edersin..." 2) Ya da... "Sende erkeklerin çok arzuladığı bir şey var... Onu iyi sakla, kimselere gösterme, verme, dokundurma..." Bunlar iki farklı, taban tabana zıt 'eğitim' biçimidir. İlkine Türkiye'nin Batı bölgelerinde, ikincisine ise orta, Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde rast geliriz. Ağırlık ikincisindedir. Sonuçta Batılı kız kendi bedeninin sahibi olur. Doğulu kızın bedeni ise ailesi tarafından denetlenir. Batılı kızdan 'birey' çıkar, doğulu kızdan 'töre'. 'Bu konu aklına nereden geldi' derseniz... Radikal gazetesinde, aile ilişkilerini ele alan bir dizi sürmekte. Başlığı: 'Yatağımdaki Düşman'. Dün dizinin bir bölümünde eşini Rus kızlarına 'kaptıran' 40 yaşındaki kadına soruluyor: "Rus kadınlarıyla kendinizi kıyasladınız mı hiç?" Cevap çok çarpıcı: "Bir kere onlar çok güzel. Sadece benim kocam değil şantiyedeki hemen hemen bütün Türkler'in evlilikleri bitti. Rus kızlarıyla evlendiler. Ayrıca sevgilileri de oluyor. Rus kızları sadece aşkı, sadece bir erkeği mutlu etmeyi düşünüyor. Sadece cinsellikle mutlu etmek. Erkekler için önce cinsellik, sonra iş, sonra yemek ve araba geliyor. Rus kızları cinselliğe çok küçük yaşta başlıyor. Anneler kızları, 'şöyle dur', 'şöyle otur' diye yetiştiriyor. Bir erkeği nasıl cezbedebilirler; onu öğreniyorlar. Topuklu ayakkabılar... Bizde ise tam tersi. Yatakta deneyimliler ve bir erkek için inanılmaz şeyler yapıyorlar. Türk erkeğini delirtiyorlar!" Acı bir itiraf bu. Meselenin beyaz ten, mavi göz ve sarı saçtan ibaret olmadığını gösteriyor. Kıssadan hisse çıkaran Türk kadınları olur mu dersiniz?