ARTIK söylemeye gerek yok. Pazar günleri bizim köşe biraz yoldan çıkıyor. Oturup ciddi ciddi yorum yapmak yerine, eleştiri oklarının ucunu mizah suyuna banıp, yayımızı öyle geriyoruz. Bu hafta sözümüz; ciddi, kuru, asık yüzlü ve
"kendi lisanıyla konuşup" ekran başındaki ortalama izleyicinin mevzuya
"Fransız Başkonsolosu gibi" bakmasına neden olan ekonomi programlarına. Peki hiç düşündünüz mü, sevgili Levent Kırca, ekonomi uzmanı Dr.Deniz Gökçe'nin kılığına bürünüp, bir ekonomi programına katılsa, ortaya nasıl bir görüntü çıkardı? Ben hayal gücümün el frenini indirirken, esprili yaklaşımlarıyla köşemize renk getiren değerli okurum Hakan Eracun da tekerin altındaki takozu kaldırdı. Saldık yokuş aşağı, gidiyoruz. Haydi hayırlısı...

GÖZDEN GEÇİRME TOPLANTISI
SUNUCU: Sayın Gökçe, biliyorsunuz ki yurt içi piyasalar sürekli dalgalanıyor ve IMF heyetinin son kredi dilimi için tekrar bir gözden geçirme yapması ve niyet mektubunun hükümet tarafından IMF'ye ulaştırılması gerekiyor. Bu bağlamda sizin görüşünüz nedir?
D.GÖKÇE: (Aslında Levent Kırca tabii) Şimdi bir ülkenin Hazine'den sorumlu bakanı Ali Baba- Can ise o zaman Kırkharamiler nerede diye sorarım. Neyse espriyi bırakalım. İşin özü şudur: IMF yetkilileri Ali Baba-Can ve Kırkharamiler ile birlikte beşinci gözden geçirme programı dahilinde dün Dünya Göz Hastanesi'nde bir araya geldiler. Bizimkiler bu gözden geçirme toplantılarına artık bir son verilmesi gerektiğini belirtip, gözden başka geçirilecek yer kalıp kalmadığını IMF yetkililerine ısrarla sordular. Çıkan kavgayı hastane hademeleri zor ayırdı. Daha sonra yapılan görüşmede IMF'ye verilecek niyet mektubunun Eminönü Yeni Cami'deki Niyetçi Osman'ın tavşanı Rafet'in çekeceği niyete göre yazılması kararlaştırıldı. Rafet'in çektiği niyette "Hep birlikte el ele verelim dostlar/ Bitecek bir gün bu borçlar/ 2005'den sonra basmayacağız yaşa/ Padişahım IMF, sen çok yaşa" diye bir metin çıkınca IMF yetkilileri bu niyete karşılık artık gözden geçirmeyeceklerini ve karpuz dilimi suya düştüğünde ilk kredi dilimini kefaletle serbest bırakacaklarını açıkladılar. SUNUCU: Efendim bu Merkez Bankası borç reeskontları oranında artış olabilir mi?
D.GÖKÇE: Merkez Bankası geç borç verme penceresine Taç Lienens sponsorluğunda kadife bir perde takılarak Merkez Bankası'nın dışarıdan röntgenlenmesi engellendi. Bence bu oran değişmez. Hem senin orana n'oldu bakiim?
SUNUCU: Nereme efendim?
D.GÖKÇE: Orana diyorum. Oran artmış. Aman boş ver, salla gitsin...

AT BİR ÇORBA PARASI SUNUCU: Sayın Gökçe, Mardinli bir izleyicimiz "Gayri Safi Milli Hasıla'dan payıma düşeni ne zaman alacağım?" demiş. D.GÖKÇE: Şimdi bak canım kardeşim. Gayri Meşru Milli Hasıla bir önceki yıla göre yüzde 11 artarak 2 bin 200 dolara yükseldiğinden, adam başına düşen bu para Merkez Bankası tarafından bugün vatandaşlara dağıtılmaya başlandı. İzleyicimiz hemen gidip, kuyruğa girsin. Parayı alınca bir çorba parası da bize atar artık...
SUNUCU: Efendim, bir de gecelik oranlar hakkındaki görüşünüz nedir? Bu kur çıpası iyi miydi? Dalgalı kur nasıl gidiyor? Ekonomik büyüme önümüzdeki yıllarda frenlenebilir mi? Biraz da bunları konuşalım istiyorum. D.GÖKÇE: Sen de var ya habire soruyorsun. Dur bak anlatayım. Interbank piyasasında gecelik oranlar yüzde 5 artarken, pijamalık oranlarda artış kaydedilmedi. Ali Baba-Can ve Kırkharamiler, balıkçı Tursun Kaptan'la konuştuktan sonra sabit çıpayı çekip, "Vira Bismillah" diyerek dalgalı kura doğru açıldılar. Ekonomik büyümenin frenlenmesi için de Devlet İstatistik Enstitüsü ABS taktırmaya karar verdi.
SUNUCU: Sizce bu hafta en fazla kazandıran kağıt hangisiydi hocam?
D.GÖKÇE: Valla İMKB'yi bilmem ama dün en çok kazandıran kağıt maça onlu oldu. Cankurtaran'daki bir kahvede yanık oynayan Osman diye bir arkadaşın maça onlu ile üç parti oyun kazandığını duydum. Neyse, öf yeter artık, bir reklam arası ver. Orana da dikkat et, düşmesin...