Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Dizilerde aşkın simgesi üçgen mi?

İzlediğiniz dizileri şöyle bir aklınıza getirin. Baş karakter erkek ise mutlaka iki kadın onu paylaşmaya çalışmaktadır.
Yok, eğer kadınsa; mutlaka en az iki erkek aşığı vardır. Dizi de bu aşk üçgenlerinin iç 'acılarının' toplamını bulmak için formül üzerine formül üretmekle geçer.
Adını Feriha Koydum'u izliyor musunuz, bilmem. Dizi aşk üçgeni konusunda Öyle Bir Geçer Zaman ki ile yarışıyor. İşte dizinin üçgen dökümü.
Hande, Emir'e aşık; Emir, Feriha'ya. Koray, Hande'ye aşık; Hande, Emir'e. Levent, Feriha'ya aşık; Feriha, Emir'e. Halil, Feriha'ya aşık; Feriha yine Emir'e. Sanem, Levent'e aşık; Levent, Feriha'ya. Cansu, Emir'e aşık; Emir, Feriha'ya...
Peki, insanlar neden hep karşılıksız aşkların peşinde koşarlar? Neden 'zorla güzellik oldurmaya' meyillidirler? Onları gerçekten seven kalpler varken, niye macera aramayı seçerler?
Çünkü 'umut' aşk fukarasının ekmeğidir.
İnsanlar 'Elbet bir gün o da beni sevecek' ümidinin peşindedir. Ama bu beklenti günler geçtikçe hastalıklı bir saplantıya dönüşür. İffet dizisinde İffet'in sevgilisi ile evlenen kız diyor ki, "Beni sevmediğini biliyordum, onu İffet'in elinden aldım ama bir gün sever dedim..."
Gazetelerin üçüncü sayfalarına düşen pek çok aşk cinayeti haberinin arkasında yatan bu, saplantıya dönüşmüş 'Ya bir gün severse' beklentisi değil mi? Tetiğe giden parmakları, 'Ya benim olacaksın ya kara toprağın' sakilliği harekete geçirmiyor mu?
Diyeceğim o ki; aşk, savurganlığı sevmez. Elinde olanın kıymetini bileceksin. Unutulmamalı ki; sevmeye sevdalananlar, sevilmeyi ıskalamaya mahkumdur...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA