Sosyal mesajı güçlü, söyleyecek sözü olan dizilerden niye çabuk sıkılıyoruz?
Çocuk gelinlerin dramını anlatan Hayat Devam Ediyor, geçen yılki kadar ilgi görmüyor. Burnumuzun ucundaki fuhuş dramını ekrana taşıyan Uçurum da yayından kalktı.
Uçurum'un ön gösterimini izlerken kaygılanmıştım. Haber sonrası yayın dilimi için 'fazla sert' bulmuş, bu kuşkumu atv yöneticilerine de iletmiştim. Dizi PT 2'ye yani bir sonraki yayın dilimine kaydırıldı. Üstelik içerdiği konunun 'tehlikesine' rağmen son derece naif ve simgesel bir dil kullanınca, sorun giderildi.
Topluca 'Nataşa' adını verdiğimiz, türkülere konu ettiğimiz, çokça eğlence aracı, fıkra teması olarak kullandığımız ama omuzlarında taşıdıkları koyu dramı görmezden gelmeyi yeğlediğimiz bu kadınların gerçek yaşamını gözler önüne sermişti Uçurum. 'Farkındalık' yaratmıştı. 'Duyarlılık' eşiğimizi düşürmüştü.
Muhteşem oyunculuk performanslarıyla göz kamaştırmıştı. Erdal Yıldız (Yaman) diye bir yeteneği kazandırmıştı sektöre ama ne oldu? 'Sosyal mesaj'dan sıkıldık. Gözlerimiz yine aşk oyunu, entrika aramaya başladı ve dizinin 'Lütfen görün' dediği Uçurum'dan bir kez daha hep beraber yuvarlandık...

DİBİ ARPA DOLU!
Dizinin yayından kaldırılma haberini aldığımda aklıma yıllar önce bir haber programı için yapılan gizli kamera çekimi geldi. Muhabir kız, AIDS'li fahişe rolündeydi. Bir otomobil yanaştı. Bizim kız, pazarlık eden delikanlıya "Ama ben AIDS'liyim" dedi. Delikanlı aldırmadı. "Fark etmez, biz Türk'üz bize bi şey olmaz. Hem atın ölümü arpadan olsun be güzelim..."
Uçurum'un dibi arpa dolu...