Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Direksiyondaki Aristo

Bazen sırf 'nabız yoklamak' için otomobilimi otoparkta bırakıp taksiye biniyorum. Çünkü bu memleketin taksi şoförlerinin her biri ayrı bir toplum mühendisi, ayrı bir filozof..
Çarşamba
sabahı tam da 'istediğim gibi' bir şoföre denk geldim. Önce hava anormalliklerinden söz açıldı. Ben geçen yıl yazın bir türlü gelmediğini hatırlatınca, bizim şoför ilk vecizesini yumurtladı: "Evet abi, ben güneşi de sattıklarını zannettim. Hani her şeyi satıyorlar ya..."
Sonra kış mevsiminin İstanbul'a yakışmadığı konusunda fikir birliğine vardık. Ama o felsefesini yapmadan duramadı: "Abi öyle Erzurum'daki kış zulmü filan hikaye. Asıl büyük kenttekiler kışın işkencesini çekiyor. Erzurum'da şehrin bir başından bir başına gitmek 15 dakika... Sen asıl İstanbullu'nun halini düşün."
Hemen itiraz ettim: "Ama Doğu'da asıl kış mağduru köylüler. Oralara ulaşılamıyor ki..."
Bizim Aristoteles yine aldı sazı eline:
"Köylere ulaşmak isteyen kim zaten? Hava güzel olduğunda gidiyorlar mı? Bir tek zulmü hamileler çekiyor. Her gün haberlerini okuyoruz, köyden kente kızakla hamile kadın getirmişler. E, onun da kolayı var be abi... İnsan evladının dokuz ayda doğduğunu cümle alem biliyor. Yaparsın hesabı, yaza getirirsin doğumu, olur biter!.."
E taksici ya, adamın işi 'kestirme yol' bulmak!..
O sırada iki taraflı park yüzünden trafik sıkışıklığı yaşadık. Bizimki yine patlattı bombayı: "Arabalar iyi ki merdiven çıkamıyor. Yoksa evlerimize de giremezdik..."
Ben ekstra talk show gösterisi için yüklü bir meblağ ödeyeceğimi sanırken, şoför sadece taksimetrede yazanı aldı, şaşırdım!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA