Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Dinginlik ve dingillik

Bu köşe için kaleme aldığım 'Burmalı çocuk, durmalı ölüm' başlıklı yazı, salı günü yayınlandı.
Aynı gün Myanmar'da bir katliam yaşandı. Ateşe verilen öğrenci yurdunda 13 Müslüman çocuk diri diri yanarak can verdi. Sanki vahşetin katlanarak büyüyeceği içime doğmuştu...
O güne kadar Myanmar'daki Budist çetelerin yarattığı vahşet, gazetelerin iç sayfalarında birkaç sütunluk yer buluyordu sadece. Son olayla; birinci sayfalara, ana haber bültenlerine taşındı. AB'ye 'Soykırmı durdurun' çağrıları yapıldı. Yakından Kumanda'dan bir gün sonra...
Asıl merak ettiğim; Haçlı kafasıyla sürekli İslam ile terörü birleştirmeye çalışan, insanların beyninde 'İslamofobi' oluşturan Batı dünyası, aylardır devam eden Budist terörüne niye sessiz kalıyor?
Demek ki terörün dinle, etnik kökenle alakası yok.
Terör, insanın içinde.
Hangi insanın mı? İçindeki vahşi siyasetle, hamasetle dürtülen insanın...
Peki o Budizm değil miydi Batılı insanın içine huzur salan? Turuncu renkli çarşaflara bürünmüş rahiplerin peşinde Tibet'e gidip Nirvana'yı arayan, spor salonlarında 'Ossss' deyip Buda oturuşuyla ruhani dinginliğe ulaşmaya çalışan da o 'Batılılar' değil miydi?
Burunlarının ucunda Mevlana'nın Mesnevi'si dururken, Himalayalar'daki tapınaklara çaput bağlayanlar da bizim özenti sosyetiklerimiz değil miydi?
Alın size dinginlik... Ya da 'dingillik' mi dersiniz bilemem artık...
Gözünü vahşet bürümüş insanların, dinleri lekelemesine izin vermeyelim. Ne İslam'da, ne Budizm'de... Çünkü onlar, şeytandan daha çok azap veriyor inananlara...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA