Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Kelebek etkisi

HAFTA sonu Bodrum'daydım.
Artık Xanadu'nun animasyon ekibinin yeni sezon şovunu izlemek benim için önemli bir kültürel faaliyet haline geldi.
Bu kez de ünlü Singing in the Rain müzikalini enfes yorumlamışlar.
Kostüm, dekor, müzik şahane... Böyle muazzam bir gösterinin sadece birkaç yüz turistin ayrıcalığı olarak kalması ne kadar üzücü. "Gelin bu gösteriyi kış aylarında Maslak TİM'de sahneleyin. Kapalı gişe oynamazsanız, ne olayım" dedim. "Nerdee?" deyip iç geçirdiler.
Kısa seyahatim boyunca gözüm hep havaalanlarının bekleme salonlarında, tur otobüslerinde, otel lobilerindeydi.
Etrafıma bakındım.
Haziran'ın 15'i olmuş, turistten eser yok... Oysa bu tarihlerde Yeşilköy'ün, Bodrum Milas Havaalanı'nın turist kaynaması, otellerin ful çekmesi lazımdı.
Yoklar...
Neden? 'Fırsatçı' yabancı medya, bir zehir gibi Türkiye'de 'Arap Baharı' yaşandığını izleyenlerin, okurların deri altına zerk edip, duruyor ya, ondan...
Maksat, Türkiye'nin turizm gelirlerinin de önünü kesmek. Ekonomisi giderek düzelen ülkemizin hayat damarlarına kast etmek. Azıcık başımızı kaldırır gibi olduk ya, Haçlı zihniyetiyle baltayı, gürzü kafalara indirmek.
Güney'de büyük otellerin tur rezervasyonlarının neredeyse yarısı iptal olmuş.
Peki bu işten en çok kim karlı çıkmış?
Yunanistan...
Turistler şimdi Türkiye yerine Yunanistan'a gidiyor.
Hangi Yunanistan'a?
Ekonomik kriz nedeniyle halkın isyana giriştiği, sokakları cayır cayır yanan Yunanistan'a...
Yani? Dinime küfreden Müslüman olsa misali...
AB'NİN PLANI MI?
Bize zırt pırt demokrasi dersi vermeye kalkışan AB'nin planı belli. Yunanistan'ın ekonomisini kurtarmak için kendi kesesinden para vermek yerine, Türkiye'nin turizm gelirlerini komşusuna yönlendirmek.
Hem Türkiye'yi yangın yeri gibi gösterip prestijini düşüreceksin, hem de kaynaklarının yönünü değiştirip Yunanistan'a akıtarak ekonomik yükümlülükten kurtulacaksın.
Sakın ola ki, "Turizm, kapitalist düzenin işine yarar. Beter olsunlar" gibisinden çağdışı klişelere kimse başvurmasın.
Güney'de turizm sekteye uğrarsa, haftanın beş günü köyünden kalkıp otelde gözleme açan Şerife Ana da evine ekmek götüremeyecek, kat hizmetlisi olarak görev yapan Güllü Bacı da...
Pazar gecesi saat 24.00'de elimizde bavullarla İstanbul Atatürk Havalimanı'nın taksi kuyruğunda öylece kala kaldık.
İlaç için bir tek taksi yok.
Neden?
Taksici olaylardan ürkmüş, yola çıkmamış. Geliş terminaline tırmanıp yolcu getiren taksilerden birine yalvarmasak, elimizde bavullarla alanda sabahlayacağız...
Elin BBC'sine, CNN'ine fırsat yaratacak görüntüler verirken, Şerife Ana'yı, Güllü Bacı'yı, taksici Ahmet'i de düşünün bir zahmet!
Atılan her molotof, sıkılan her gaz bombası, yüzlerce kilometre ötede insanların hayatını altüst edecek bir fırtınaya sebep oluyor. 'Kelebek etkisi' bu olsa gerek...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA