Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞENGÜL BALIKSIRTI

'Altın Kızlar'ın setine gizli kamera koymak gerek

Geçen hafta 'Altın Kızlar'ın setini ziyaret ettim. Düşüncem şu; Türkan Şoray ve Hülya Koçyiğit'i çok özlemişim. Uzun bir aradan sonra onları yan yana göreceğim, sohbet edeceğim... Fatma Girik'le belki tanışırız. Çünkü bunca yıldır hiç konuşmamışız. Neden? Denk gelmemiş. Biraz da çekinmişim ondan. Tuhaf değil mi? Ama o da ne! İçeri girer girmez kendimi bir anda Fatma Girik'in odasında buluyorum ve oradan da bir daha çıkamıyorum. Türkan Şoray'la, Nevra Serezli de geliyor odaya. (Hülya Koçyiğit bir toplantıda olduğu için biraz daha geç geliyor.) Sanki bir dizi setinde değil de Fatma Girik'in evindeyiz. Çaylar söylüyor, meyve tabakları hazırlatıyor. Hatta bel bölgemi üşütmeyeyim diye giysilerinin arasından bir body çıkarıyor ve "Al bunu giy, hasta olma" diyor. Enerjisiyle herkese, her şeye yetişiyor. "Pazar Sabah'ta çıkan fotoğrafınızda bacaklarınız süperdi" diyorum. "Haydi canım, bu yaşta ne bacağı!" diyor. Sinemada geçen 50 yıldan her ayrıntıyı hatırlamak kolay değil ama Girik her şeyi hatırlıyor, anlatıyor. Geçmişten, bugünden konular birbiriyle harmanlanıp odanın havasını değiştiriyor. Yanımda yapımcı Armağan Çağlayan var. Ona, "Bu odaya bir gizli kamera koysanız şahane olur" diyorum şaka yollu. Sahiden de öyle... O kadar eğlenceli ve keyifli ki her şey, inanın 'Altın Kızlar'ın kamera arkasından bile bir dizi film çıkar. Birbirlerinin saçlarına, makyajlarına bakıyorlar, iltifatlar ediyorlar. Her şey pozitif. Fatma Girik'e, "Eskiden de hiç birbirinizi kıskanmadınız mı?" diye soruyorum... Aslında hepsinin hangi tarz filmlerde oynayacakları, hangi karakterleri canlandıracakları o kadar belliymiş ki, birbirlerinin yoluna hiç çıkmamışlar. Beyoğlu'nu, o dönemdeki şıklığı, filmlerin galalarını anlattı. Bir de dönemin yokluklarından söz etti. "Bir filmde giydiğimiz bir elbiseye bir başka filmde başka bir kumaştan uzun bir kol yaptırır, yeniden giyerdik. Bir başkasında boyunu kısaltırdık. Çünkü o zaman pek bir şey bulmak mümkün olmuyordu" dedi. Bir ruj alabilmek için bile Beyoğlu'nun ara sokaklarında bir dükkandan gelecek haberi beklerlermiş. Çünkü o da sayılı gelirmiş. Ben o odada geçirdiğim saatlerde kendimi bir filmin ortasında hissettim. Ve bu şahane bir şeydi. 'Altın Kızlar' sahiden de 'altın' gibi kızlar.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA