49 . Altın Portakal Film Festivali'nin jüri başkanı Hülya Avşar; kendisinden dolayı jüriden istifa eden Levent Kırca ile ilgili olarak "Onu sevmiyorum" dedi.
Levent Kırca da "Ben onu seviyorum. Yolda kalsa, lastiği patlasa, lastiğini şişiririm" yanıtı verdi.
Şifrelerin olduğu, herkesin arkadan dolanıp kuyu kazmaya çalıştığı magazin dünyasında böyle açık bir tartışma pek de görülmüş bir şey değil.
Hülya Avşar; pası alıyor, karşılık veriyor. (Anlayacağınız yine tenis oynuyor.)

MAGAZİN FİGÜRÜ
Bu arada Sermiyan Midyat'ın eleştirisine de benden bir eleştiri: Hülya'nın jüri üyesi olduğu bir yarışmada birincinin bir köpek olduğunu söyleyerek ima etmeye çalıştığı şey ayıp değil mi?
Sermiyan Midyat, bu yıl Altın Portakal alacak herkesi kendince değersizleştirdi. Oldu mu, yakıştı mı?
Gelelim Hülya Avşar'ın jüri başkanı olmasının Altın Portakal'a yansımalarına.
Toplantının ertesinde haber bütün gazetelerde genişçe yer buldu. İşte Hülya Avşar'ın seçilmesindeki en büyük etken belki de bu.
Kadın 30 yıldır bu ülkenin en büyük magazin figürü ve her yerde magazincilerle yaşıyor.
Habere mesafeli değil. Ağzından çıkan hangi lafın nereye gideceğini, neyin manşet olacağını çok iyi biliyor.
Antalya Altın Portakal Film Festivali'ne katılan filmleri de bir yana bırakalım. Festivalin açılış görüntülerini hatırlayın. Kortejlerde Yeşilçam emekçilerinin dışında kaç ünlü gördük bugüne kadar?
Hollywood ünlüleri geldi derseniz... Evet geldiler, partilerde yediler, içtiler, eğlendiler, gittiler...
Yine gelsinler, kimsenin bir itirazı yok.
Ama 'Hülya niye başkan oldu?' sorusunu soruyorsak, o zaman geçmişe dönüp Antalya'dan hangi başyapıtların (!) çıktığına da bakmak lazım.

"JÜRİLİK GEÇİCİ"
Ve sözü Hülya Avşar'ın lafıyla noktalayalım:
"Jürilik dediğiniz şey gelip geçici, hayatın bütün meselesi değil. Bu bir eğlence sektörü."
İşte bu kadar...
Türk sineması ne olacak derseniz, onu da 'Recep İvedik'in niçin bu kadar çok izlendiğiyle açıklamak gerek. O da sosyologların işi...