Türkiye'nin en iyi haber sitesi
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ

Obsesif kompulsif bozukluk

'Benden Bu Kadar' filmini anımsıyor musunuz? Jack Nicholson'un oynadığı titiz, başkalarına tuhaf gelen, kapı kollarını dirseğiyle açan, çizgilere basmadan yürümeye çalışan adamı? Aslında başka filmlere ve romanlara konu olan bir hastalık obsesif kompulsif bozukluk. Shakespeare'in 'Lady Macbeth'i unutulabilir mi? Eşini öldürdükten sonra, ellerindeki kanların bir türlü temizlenmediği düşüncesi ile devamlı ellerini yıkaması, edebiyattaki obsesif kompulsif bozukluğa en eski örneklerdir. Anksiyete bozukluklarından biri. Yüzde 2 oranında görülen, bazen kişilik özelliği olarak süren, ama kişinin yaşamını, işini engellemediği zaman hastalık kabul edilmeyen bir durumdur. "Aklıma çok yakınlarımla, annemle, kız kardeşimle cinsel ilişkiye girdiğimi düşürüyorum. Bu korkunç bir şey. Saçma ve olamayacak birşey olduğunu biliyorum ama aklımdan uzaklaştıramıyorum. Sıkıntım artınca yüksek sesle bazı kelimeleri tekrarlamaya başlıyorum. Düşüncemi bilmediklerinden herkese garip geliyor. Ama belli sayıda bu sözleri söylemezsem, düşüncem aklımdan çıkmıyor. Bu düşünceyi yok etmenin tek yolu bu. Sonuç her şekilde korkunç. Böyle yaşamaktan bıktım." "Kirlenmekten o kadar korkuyorum ki, her gece yatmadan çarşafları değiştiriyorum. Saatlerce yıkanıyorum, ojelerimi çıkarıyorum (sabah yeniden sürüyorum). Eşimin de aynı şeyleri yapmasını istiyorum. Saçma diyor, ben de biliyorum saçma olduğunu ama yapmazsan içimi bir sıkıntı kaplıyor ve geçmiyor." İstek dışı akla gelen, insanı huzursuz eden, saçma olduğunu bilmesine karşın uzaklaştırılamayan ve tekrarlayan düşüncelere obsesyon (saplantı), bu düşünceleri kovmak için yapılan, tekrarlayan hareketlere ise kompulsiyon (zorlantı) denir.

BULGULAR
1-
İstenmeden gelen, uygunsuz, belirgin anksiyeteye, sıkıntıya neden olan, tekrarlayıcı düşünceler
2- Bunlar gerçek yaşama ilişkin aşırı üzüntüler değildir
3- Bu düşünceler baskılanmaya, başka düşünce ve eylemlerle giderilmeye çalışılır.
4- Kişi bu düşüncelerin kendi zihninin bir ürünü olduğunu bilir.
5- Obsesyonlarına tepki olarak, katı kurallı yapılması gereken ve tekrarlayan bazı davranışlar. (el yıkama, kontrol etme, dua etme, sayı sayma, bazı sözcükleri tekrarlama gibi)
6- Bunların tümü sıkıntıya ve uzun zamanlar zaman harcanmasına neden olur. "Yaptım mı yapmadım mı, düşündüm mü düşünmedim mi?" gibi devamlı bir kararsızlık vardır. Bu durum hem hastayı hem de çevresini bunaltır. Defalarca kontrol edilen kapılar, pencereler, ocaklar, defalarca yıkanan el veya beden, "hastalık kaptım mı kapmadım mı?" kuşkuları, her şeyi sayma ya da belli sayıda saymadan iş yapmama, "olmadık bir yerde küfür eder miyim, bağırır mıyım?" korkuları, "kendime ya da birine zarar verir miyim?" endişeleri, cinsel içerikli ve rahatsız edici düşünceler, anksiyete yaratıcı, zaman alıcı, yaşamı engelleyicidir.

NEDENLER:
* Biyolojik nedenler:
Beyinde bazı maddelerin, özellikle de serotonin düzeyinin düşmesinin bir neden olduğu düşünülmektedir. Düzeyi arttırıcı ilaçların iyileştirici etkisi buna dayanmaktadır. Ayrıca bir genetik yatkınlıktan söz edilebilir. Ailesinde hastalık olanlarda, görülme oranları artmaktadır.

* Psikosoyal nedenler: Kişilik özelliği olarak bazı insanlar obsesif kompulsif kişilik özellikleri taşır. Bunların yüzde 15-30'u hastalık haline dönüşür. Stres yaratan durumlar, aile içi sorunlar, şiddet gibi durumlar hastalığa neden olmaz. Ancak var olan hastalığın ortaya çıkmasına ya da alevlenmesine neden olabilir.

NASIL TEDAVİ EDİLMELİDİR?
Hastalığın tedavi ilaç, davranışcı terapiler ve destekleyici psikoterapi birlikte kullanılarak yapılır. Bir yandan da ailenin desteklenmesi ve hastalık konusunda eğitilmesi gerekir. Öncelikle hasta, kendisine ve çevresine garip gelen bu düşünce ve davranışların hastalık olduğunu öğrenmelidir. Genellikle hastalar başlangıç döneminde sorunu önemsemez, gizlemeye çalışır, ya da kendi kendilerine yenebileceklerini düşünürler. Uzmana başvuru geciktiçe hastalık kronikleşir, ek sorunlar çıkar ve tedavi güçleşir. Tedavide serotonin miktarını arttırıcı ilaçların yanı sıra, bazen bulguların şiddetine ve içeriğine göre farklı ilaç grupları da tedaviye eklenebilir.Tedavisi uzun olan bir hastalık olduğu akılda tutulmalıdır. Uzman önerilerine uymamak, ilaçları habersiz kesmek, hastalığın uzamasına ve tekrarlamasına neden olabilir. Hasta sahibi olmanın da zor olduğu bir durumdur. Zorluk kişiyi hasta olduğuna ve doktora gitmeye ikna etme ile başlar. Hastaya zaten farkında olduğu, düşünce ve davranışlarının saçma olduğunu, yapmaması gerektiğini söylemek bulguları ve kaygıyı arttırma dışında bir işe yaramaz. Ayrıca bazen hastalar, bu hastalık bulgularına sorular sorarak, davranışlara katarak hasta sahiplerinin bıkmasına ve yorulmasına neden olurlar. Bu nedenle ailelerin sürece katılması çok önemlidir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA