Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ELVAN DEMİRKAN

Eğitim için IVY Leauge okullara obses olmayın

İyi bir üniversitede eğitim görmek başarının anahtarı. Bu sebeple de çocuklarımızı hayatının ilk yıllarından itibaren yarışa hazırlıyoruz. Özel okullara korkunç paralar harcanıyor. Yaz kampları, aktiviteler, dersaneler ve özel hocalar derken ipin ucu iyice kaçıyor. Peki tüm bunlardan alınan sonuç bunca masrafa, baskıya ve zorluğa gerçekten değiyor mu? Çevremdeki ailelerden duyuyorum. Çocuğunu Amerika'da Ivy League üniversiteye göndermek için üniversite danışmanlarına ödenen paralar ev fiyatı gibi: 100 bin dolarlardan bahsediliyor. İstanbul'da danışmanlık mafyaya dönmüş. Çocuğun ne eğitimi alacağı, ne istediği önemli değil... Çocuk kendini ait hissetmese de, yeter ki prestiji yüksek okullara kapağı atabilsin. (ABD'nin en seçkin sekiz üniversitesi; Harvard, Princeton, Yale, Brown, Columbia, Cornell ve Dartmouth ve University of Pennsylvania. Onlar kadar önemli diğer üniversiteler de Berkeley, Duke, Georgetown, Johns Hopkins, MIT, Smith, Stanford) Princeton, başvuru fazlalığı yüzünden 5 öğrenciden 4'ünü reddediyor. Harvard ve Stanford her yıl 29 bin başvurunun yüzde 7'sini alıyor. Bazı aileler çocuğun prestijli bir üniversiteye kabul edilmemesinin, parlak bir geleceğe ciddi bir darbe olduğuna inanıyor. Yani hayatta ne kadar başarılı olacağına üniversite karar verecek, çocuğun inisyatifi yok! En iyi okullara kabul edilmeyen çocuklar, yetersizlik hissi ve ailesini hayal kırıklığına uğatmanın verdiği ağırlıkla yaşıyor. Değer mi?

SOSYETEDE OKKALI YER
Burada hemen kısa bir parantez açayım... Mesela New York Times'ın 'Style' ekinde her pazar çıkan 'evlilik duyuruları' kuşaklar boyunca sosyete haberleri kadar okunan bölümdür. Bu sayfanın en büyük özelliği ilanın bedava olması! Ama bu sayfada yer almaya layık görülecek çiftlerin değerlendirmesini gazetenin sırf bu iş için ayrılmış kadrosu yapar. Bir kere sosyetede okkalı bir yerinizin olması gerekir. Çiftlerin yarısından çoğu Ivy League okullardan mezundur. Bu gıpta edilen seçkin sayfada yer alabilmek için çiftler özgeçmişlerini, ailelerini, gittikleri okulları ve hangi derece ile bitirdiklerini, aldıkları ödülleri, çalıştıkları yardım derneklerini, başvurularında göstermek zorundalardır. Titiz bir araştırma ile yapılan ön değerlendirmeden sonra gelin ve damat adayı, düğün ile ilgilenen yakınlar görüşmeye alınırlar. Mesela Harvard'a gidip, hele Harvard Law Review'un editörlüğünü yaptıysanız şansınız artar. Tüm bunlardan geçtikten sonra sayfaya kabul edilen çiftler, nihayet bu seçkin 'evlilik kulübü'nün bir üyesi olurlar. (Bence de üniversiteye kabul edilmek daha kolay!) Şimdi bu tip şeylere önem verenler için Ivy Leauge okullara girmek tabii ki ölüm kalım meselesi. Ama elit medya arasında bile bu Ivy tantanası artık kabak tadı vermiş. Geçenlerde Amerika'nın en saygın 'syndicated' köşe yazarlarından Mark Burnett, "Ivy Leauge lafı duymaktan bıktım. Hem çalışıp, hem de devlet okuluna giderek başaranları görmek istiyorum. Bu elitist anlayış çok rahatsız edici" diyordu. Norveç'te yapılan bir araştırmaya göre; kişinin eğitimi ne kadar yüksekse, alkol tüketimi de o kadar artıyor. Yani 'ben jenerasyonu' o kadar kendine dönük ve rekabetçi ki, şişirilmiş beklentileri yüzünden bu hayatla başka türlü başa çıkamıyorlar.

'DAHA AZ SEKSİ' OKUL
Biz yine konumuza dönelim... Peki ya, hayatta başarılı olmak için tüm bu stresin ve yarışın gereği yoksa? Ya prestiji yüksek bir üniversiteden mezun olmak profesyonel hayatta fazla bir fark yaratmıyorsa? Onca masraf, stres, hayal kırıklığı boşa mı? Princeton'da ekonomist Alan Krueger bu sorunun cevabını araştırmış. Ivy Leauge okula kabul edildiği halde 'daha az seksi' bir okula gitmeyi tercih etmiş gençler; yirmi yıl sonra prestijli okuldan mezun olanlarla aynı gelire sahipmiş. Yani başarıdan sorumlu olan öğrencinin kendisi; okul değil. Okul önemli ama öğrencinin isteği ve çabası daha önemli. Bir ayrıntı daha... Amerika'da hukuk firmaları dışındaki şirketlerin çoğu, şişirilmiş promosyon beklentilerine maruz kalmamak için Ivy Leauge mezunlarını tercih etmemeye başladılar.

ARKADAŞ GİBİ HOCA
İlgilenenler bu siteye baksın: www.ctcl.com (Collages that change lives) Hayatınızı değiştirecek üniversiteler. Daha küçük ama gençleri rekabete değil, ortak bir amaca teşvik eden, hocalar ile arkadaş olunabilen okulların listesi... Büyük okullarda 'ait olma' duygusunu yaşamak zor. Büyük ve kaotik kampüsleri olan ortamlarda gençler yalnızlıktan bira içip, video oyunları oynarken; bu özel ilgi görülebilen okullarda fark edilmek ise onları öğrenmeye ve gelişmeye motive ediyor. Global topluma ve kendine faydalı birey olarak yetişmeleri için öğrencilere gelişen ülkelere seyahat ve yardım programları, NASA'da çalışmalar gibi aktiviteler sunuluyor. Sonuç olarak; en iyi üniversite değil, çocuğunuza en uygun üniversite onun için yapabileceğiniz en iyi yatırımdır...

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA