Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ELVAN DEMİRKAN

Bence hayata küsecek bir durum yok...

Kendi özel hayatım ile ilgili çok net gördüğüm bir gerçek vardır. İlişkilerimi ne kadar çok kişi ile paylaşırsam, o kadar kafadan yorum çıkar. Hele hassas dengeleri olan bir ilişkiye girmişsem; beni sevenler, iyiliğimi isteyenler, benim göremediğim veya kabul etmek istemediğim bazı tereddütlerini mutlaka benimle paylaşmışlardır.
Ben yine de kendi bildiğimi okurum. Bir şey yaşanması gerekiyorsa, önüne geçmek neredeyse imkansız!
Ama şu prensibimi asla bozmam; kendimi bile bile herkesin gözünün önünde hedef tahtası konumuna koymam!

ATIŞ SERBEST OLUR
Çünkü şunu bilirim; şu köşede günlüğüm gibi tutup yaşadığım ilişkileri, duygu boşalması gibi anlatmaya kalksam, atış serbest olacaktır.
O zaman; beni seven veya sevmeyen, iyiliğimi düşünen veya düşünmeyen herkes; benim yaşantım hakkında ahkam kesecektir.
Bunu en yakınlarım yapıyorsa, başkası neden yapmasın?
Magazin sayfalarına pek güzel konu olabilecek ilişkileri bile insanların gözünün içine sokmadan, kendi halinde yaşadın mı; kimse üstünde durmuyor.
Bir yerde görülüp resmin çekilse ve gazeteye çıksan bile, sen onu besleyecek bir şey söylemedin mi; dedikodusu 24 saati geçmiyor. Konu kapanıyor. Ama eğer, bu senin tercihinse... Ben kendi hayatımda hep bunu tercih ettim ve öyle oldu. İlişkilerimle kimsenin ağzına sakız olmadım.
Hem sonra; ait olma hissini, takdir edilmeyi, beğenilmeyi 'herkesin sadece kendini düşündüğü bir ortamda' aramak, insana ne kadar kalıcı bir tatmin hissi verebilir ki?

YAŞIN HİÇ ÖNEMİ YOK!
Eğer tercihin, özel hayatını herkesle paylaşmaksa çok okunursun.
Ama okunduğun kadar da hayatın ile ilgili ahkam kesilir. Çünkü insanlar böyle yazıları fındık fıstık atıştırır gibi, vakit geçirmek için okuyor.
Dolayısıyla da fazla düşünceli yorumlar yapılamıyor.
Şimdi; ben 20 gündür tanıdığım birisine aşık olabilirim... (Yaşın hiç önemi yok!) Aşkımdan tutuştuğum için bir an önce evlenmek de isteyebilirim... (30'larımda belki ama şimdi asla!) Hatta, ayağım yerden kesilmişse, mutluluğumu bütün dünyaya duyurmak da isteyebilirim...
Bunların hepsi güzel şeyler...
Ancak, işin içinde daha iki hafta önce boşanılmış kanser hastası bir eş ve bu kadar ani karar verilen bir düğüne tepki gösteren yetişkin çocuklar varsa; o hassas dengeleri görebildiğim için çok daha duyarlı, özellikle magazin sayfalarında insanların gözünün içine sokmayacağım bir şekilde yoluma devam ederim.
Başkalarının hayatımı kontrol etmesine izin verdiğim için değil, özel hayatımın cümle alemin seyrettiği anlamsız bir film olmasını istemediğim için...
Sonuçta insanız...
Seven, sevmeyen, tanıdığın, tanımadığın, iyiliğini düşünen, düşünmeyen herkes, yüzüne veya arkandan, kendi fikrini bir şekilde dile getirir böyle ani ve hassas durumlarda...
Bunu illa kötü insanlar değil, herkes, her zaman yapıyor.
Her kafadan bir ses çıkıyor diye hayata küsmektense, yapılacak daha akıllı ve duyarlı bir seçim var. İlişkilerini ne kadar kendin için yaşıyorsun?
Ne kadar, göz önünde bir şeyleri ispat etmek için yaşıyorsun? İşte insan kendine karşı dürüst olup, bunun muhasebesini kendi içinde yapabilirse, özel hayatı ile ilgili kontrolü de o kadar kendi elinde tutar.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA