Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ELVAN DEMİRKAN

Bağlanmak istemeyen erkekler...

Terkedilmekten korkan bir kadın, bağlanmaktan korkan bir erkek...
İkisi de duygusal açıdan arızalı...
İkisi de birbiri için özel ama bağlanmaya inanmıyorlar. Arada bir birlikte oluyorlar, sevişiyorlar. Sadece anı yaşayıp, keyif alıyorlar.
Sonra, kendi hayatlarına dönüyorlar.
Justin Timberlake ile Mila Kunis'in yeni filmleri 'Friends with Benefits' tam günümüz ilişkilerinin gerçeğini anlatıyor.

SIKILMADAN İZLEDİM
'Chick flick' yani sonu başından belli olan romantik komedilerden genelde sıkılırım. Ama Justin Timberlake'i 'Social Network' filminde beğendiğim için, belki de yaz tembelliği, bir de bu haftaya yazı konusu çıkar diye gittim filme. Sıkılmadan izledim. Romantik komedi olmasına rağmen, karakterlerde bir 'gerçeklik' vardı.
Filmde, Jamie ve Dylan ciddi bir ilişkiye girmek istemedikleri için; sadece arkadaş kalıp, arada bir sevişmeye karar veriyorlar. Kimsenin kalbi kırılmasın, kimse ihmal edildiğini düşünmesin diye duygusal yatırım yok, sorumluluk yok, hesap sormak yok, özgürlük var.
Romantik komedilerden bu yüzden sıkılıyorum belki de, her seferinde 'mutlu son' ile kadınlara illa o umudu verirler. Bağlanmaktan korkan erkekler de bağlanabilir derler.
Gerçek hayatta durum daha farklı tabii...
Erkek "evlilik bana göre değil!" diye en başta dürüstçe belirtse de, bazı kadınlar "ben de evlenmeyi düşünmüyorum" deyip, ilişkiye balıklama dalarlar, sonra istedikleri gibi şekillendiremedikleri erkeği suçlarlar.

DUYGUYU VE SEKSİ AYIRMA
Geçenlerde, George Clooney tarzı ilişkiler yaşamayı tercih eden bir erkek arkadaşım, "Beraber olduğum kadınlar benim için özel insanlar. Her biri ile birlikte olmaktan keyif alıyorum, yanlarında rahatım, önemli olan anı yaşamak... Ama beklentiye girmeye başladıklarında uzaklaşıyorum" dedi.
Erkeklerin, duyguları ile seksi ayırabilme özellikleri var. Kadınların ise 'duygusal mesafe' ile yaşamaları zor.
Hele ki hayatı henüz anlamamış, beklentileri yüksek genç kadınların...
Yakınlaşma arttıkça, 'bağımsızlık' ile 'bağlılık' ikileminin arasındaki gelgitleri ile mutsuz olurlar.
Bir süre sonra 'anı yaşamak' anlayışı rahatsız bir durum yaratıyor. İçerikte ve vardığı yerde...
Sadece en iyi yönlerini gördüğünüz, ışıklandırmanın, ortamın ve kimyanın mükemmel olduğu anlarda berabersiniz...
Yani sağlam temeli olan bir 'gerçek' değil yaşadığınız. Bir balon içindesiniz...
Zevk alanlar için, o an tadıp, tüketilir. Ötesi yoktur. Arada hep 'duygusal mesafe' vardır. Birlikteliğini sindiremediğin için gelişemezsin. O yüzden ruh sağlığına iyi gelmez.
Gerçek aşkının 'siz' olduğunu anlayacağını ümit ederek, muallakta kalmış bir hayat yaşamaya başlarsınız. Gittikçe sahteleşirsiniz.

NASIL ANLARSINIZ?
O yüzden bağlılık istemeyen erkekle ilişkiye girmeden önce kadının kendi biyolojilerini ve duygusal yapılarını anlamaları, baştan tercihini belirten erkeğe de inanmaları lazım.
İlişki sadece onun şartları ile ilerliyorsa, birlikte olmadığınız zamanlarda nasıl vakit geçirdiğini sizinle fazla paylaşmıyorsa, beraberken sıcak ama uzaktayken duygusal mesafeyi hissettiriyorsa, sizinle beraber vakit geçirmekten çok hoşlandığını söylediği halde, birlikte olduğunuz zamanlar kısıtlıysa, bağlanmak istemeyen bir erkek ile berabersiniz!
Onu suçlamayın. Ne istediğini bilen bir yetişkin olarak seçimini yapmıştır. Nedeni de önemli değil; siz ne yaparsanız yapın, değişmeyecektir.
Einstein'in sözü: Kadınlar erkeklerin değişeceğini ümit ederek birlikte oluyorlar. Erkekler ise kadınların değişmeyeceğini... Sonuçta her iki taraf da hayal kırıklığına uğruyor.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA