Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ELVAN DEMİRKAN

Başarının anlamı-2

Warren Buffett dünyanın en zengin ikinci adamı... Parayı seviyor. Para ile oynamayı da...
57 yaşındaki oğlu Howard ise bir çiftçi.
Mısır ve soya fasulyesi yetiştiriyor. Babasının aksine toprağı ve toprak ile oynamayı seviyor.
Gününün büyük bölümünü yönetim kurulu toplantılarında değil, traktör üstünde geçiriyor.
Öyle mutlu...
Aynı zamanda bir hayırsever...
El Salvador ve Etiyopya gibi üçüncü dünya ülkelerindeki çiftçileri ziyaret ediyor...Daha verimli ürün alabilmeleri için modern tarımı da öğretiyor onlara. "Ne yaparsam yapayım, hiçbir zaman insanların gözünde babam kadar başarılı olamayacağım.
Bu gerçeği kabul ettiğim için onunla rekabet etmeye gerek duymuyorum" diyor.

KİLOSUNA GÖRE KİRA
"Bir insanın bu olgunluğa erişmesinde anne babanın rolü ne olabilir?" diye düşündüm.
Bir kere Buffett çocukları; zengin olduklarını bilmeden büyümüşler. Howard, üç üniversite değiştirmiş; babası hiç telaşlanmamış. "Ne yapmak istediğini bulmaya çalışıyordu.
Sevdiği şeyi 'üniversitede' bulup bulmamasının da önemi yoktu benim için" diyor.
Ne hoş... "İlla benim gibi ol" demeyecek kadar değer vermiş oğluna. Şimdi, "Babam Warren Buffett olsa ben de neler yapardım?" diyebilirsiniz...
Yok, öyle bedava hayat!
Howard çiftçilik yapmak istediğini söyleyince, babası bir arsa almış ama Howard arsaya kira ödüyormuş her ay. Kira da kilosuna göre inip çıkıyormuş. Yani kilo alırsa, kira bedeli yükseliyor, verirse kira da düşüyor. "Sadece soyadı Buffett diye kocaman bir çiftlik sahibi olmaya hakkı yoktu. Çocuklarımın dünyayı zengin ve şımarık bir mercekten görmesini istemedim' diyor Warren Buffett.

YÜREĞİME ÇOK UYGUN
Geçen hafta "Başarının anlamı sizce nedir?" diye sormuştum. Meğer kurumsal hayattan bıkıp da kendini keşfetmek isteyen ne kadar çok insan varmış! E-posta yağdı.
Bir okurumun yazdıklarını kısaltarak aktarıyorum.
Diğerlerine de tercüman olacaktır... "Yazınız oldukça vurucuydu çünkü ben de tam belirttiğiniz gibi başarı sorgulamasındaydım...
Mutsuzdum... Dönüp baktığımda, fatura borçlarından ve yılda üç gün gidebildiğim tatil haricinde hiçbir şey yoktu.
Kariyer, uyuşturucu gibi bir şey aslında...
Hep emrinde insanlar var. Kazandığın sürece oyun güzel. Peki ya kaybedersen?
Kendime söylediğim yalanları keşfetmeye başladım. Başarının; toplumun dayatması olmaması gerektiğini anladım ve istifa ettim.
Kendime yeni bir yol seçtim. Şimdilerde basit ama bana keyif veren bir hobiyi meslek haline getirebilme çabasındayım. İşin mahiyeti benim mastır diplomama uygun değil belki ama yüreğime çok uygun... Önemli olan da bu işte..."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA